ISSN: 1301-255X
e-ISSN: 2687-4016

Kerim Mi̇rzaee

Anahtar Kelimeler: Halı, Türkmen, Ak Koyunlu, Tebriz, Desen

Özet

15.Yüzyıl ortalarında Teymuriler doğuda, Osmalılar batıda Ak Koyunlular ise ikisinin arasındaki bölgede hüküm sürmüşlerdir. Osmanlılar ve Ak Koyunlular arasındaki ilişkiler sayesinde Batı ile kurulan ilişkiler sonucunda Türkmenlerin sanatına dair çok değerli bilgiler, batılı büyükelçiler ve araştırmacılar vasıtasıyla, günümüze kadar gelmiştir. Örneğin Josafa Barbaro, Tebriz Heşt Behişt Sarayı'nın güzelliklerini anlatırken, anlatımında büyük bir ipek halıya işaret etmiştir. Kendisi, sanatsal ayrıntı vermemekle birlikte, elimizdeki örnekler incelendiği zaman, bu halıların genel özelliklerini ortaya koyan tipolojisi tarifleyebiliriz.Türkmen halılarının çoğu, haşye (bordür) leri Küfi süsleme deseni ile vurgulanmıştır; Ayrıca Selcuklu haşyesi olarak bilinen bu desenler, Selcuklu, İlhanlı ve Celayiriler zamanından kalmıştır. Küfi desenler sadece haşyede değil, zemin ve göbeklerde de kullanılmıştır. Türkmen halılarının genel tasarımı incelendiğinde; "halı yüzeyi" el yazmalarıyla doldurulmuştur. Haveran name ve hamse i nizami bu sözü edilen el yazmalarıyla süslenen halılar arasında sayılabilir. Halı yüzeyini kaplayan bu yazı çeşitleri, Filologlar için de ayrı bir paleografik araştırma konusudur. Safevi ve Osmanlı halıları belirgin bir şekilde Ak Koyunlu geleneğinden çıkarılarak kendi tipolojileri doğrultusunda sınıflandırılabilir. Zira çeşitli uygarlıklar Tebriz'i kendilerine başkent olarak seçmişlerdir. Zira Şah İsmail, İlhanlı, Al-ı Celayir, Kara Koyunlu ve Ak Koyunlu başkenti olan Tebriz'i aynı zamanda kendilerine başkent olarak seçmişlerdir. Bilindiği üzere, Sultan Selim Han, Çaldıran muharebesi sonrasında, çok sayıda Tebrizli sanatçıyı İstanbul'a davet etmiştir.