Türk kültürünün en somut ürünlerinden olan ve günümüzde ülkemiz ve dünya müzelerini süsleyen halı ve diğer düz dokuma yaygıların tespiti, korunması ve sergilenerek gelecek nesillere aktarılması, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda yapılan tespit, tescil, envanter ve müzelere alınmaları ile ilgili çalışmalar, 23/7/1983 tarih ve 18113 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve buna bağlı olarak 03.05.1988 tarih ve 19803 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Etnografik Nitelikteki Taşınır Kültür Varlıkları Hakkında Yönetmelik ile 20/04/2009 tarih, 27206 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür Ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre yürütülmektedir.[1]
Ülkemizde arkeolojik eserler dışında, özellikle son bin yıla tarihlenen Türk ve İslam dönemine ait eserlerin tespiti, korunması ve müzelere alınması sırasında, yukarıda söz edilen Kanun ve Yönetmeliklere bağlı olarak yürütülen iş ve işlemlerde birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Bu durum hem bu işleri yapan meslek elemanlarının huzurla çalışmasını, hem de eserlerin usulüne uygun müzelere alınarak korunmasını engellemektedir. Çalışmalar sırasında yasa ve yönetmeliklerden kaynaklanan sorunlar maddeler halinde tespit edilerek çözüm önerileri getirilmiştir. Öneri ve görüşlerimiz doğrultusunda yasa ve yönetmeliklerde aksayan yönlerin düzeltilmesini başarabilirsek, bundan sonra eserlerin tespit, tasnif ve alım satımının daha sağlıklı ve daha güvenli olacağını ve kaçakçılığının önlenebileceğini düşünmekteyiz. Tespit, tasnif ve müzelere alma işlemlerini yürüten müzeci ve sanat tarihçiler de, karmaşık olmayan, maddeleri birbiriyle çelişmeyen, açık, net ve yol gösterici yasa ve yönetmeliklerle daha huzurlu ve güvenli iş ortamlarında görevlerini yerine getirebileceklerdir. Bilimsel gerçeklikte tespit edilip müzelere alman kültür varlıkları da kültürün gelecek nesillere aktarılmasına ve bilime hizmet edeceklerdir.
2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 23. maddesi Korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarının neler olduğunu bildirmektedir. Madde aynen şöyledir:
Madde 23 - Korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları şunlardır:
a) (Değişik: 17/6/1987 - 3386/9 md.) Jeolojik, tarifi öncesi ve tarifli devirlere ait, jeoloji, antropoloji, prefıistorya, arkeoloji ve sanat tarifli açılarından belge değeri taşıyan ve ait oldukları dönemin sosyal, kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıtan fıer türlü kültür ve tabiat varlıkları;
Her çeşit hayvan ve bitki fosilleri, insan iskeletleri, çakmak taşları (sleks), volkan camları (obsidyen), kemik veya madeni her türlü aletler, çini, seramik, benzeri kab ve kacaklar, heykeller, figürinler, tabletler, kesici, koruyucu ve vurucu silahlar, putlar (ikon), cam eşyalar, süs eşyaları (külliyat), yüzük taşları, küpeler, iğneler, askılar, mühürler, bilezik ve benzerleri, maskeler, taçlar (diadem), deri, bez, papirüs, parşümen veya maden üzerine yazılı veya tasvirli belgeler, tartı araçları, sikkeler, damgalı veya yazılı levhalar, yazma veya tezhipti kitaplar, minyatürler, sanat değerine haiz gravür, yağlıboya veya suluboya tablolar, mufıallefat (religue'ler), nişanlar, madalyalar, çini, toprak, cam, ağaç, kumaş ve benzeri taşınır eşyalar ve bunların parçaları,
Halkın sosyal heyetini yansıtan, insan yapısı araç ve gereçler dahil, bilim, din ve mihaniki sanatlarla ilgili etnografik nitelikteki kültür varlıkları.
Osmanlı Padişahlarından Abdülmecit, Abdülaziz, V Murat, II. Abdülfıamit, V Mehmet Reşat ve Vahidettin ve aynı çağdaki sikkeler, bu Kanuna göre tescile tabi olmaksızın yurt içinde alınıp satılabilirler.
Bu madde kararma girmeyen sikkeler bu Kanunun genel hükümlerine tabidir.
b) ATilli tariflimizdeki önemleri sebebiyle, Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ait tarifli değer taşıyan belge ve eşyalar, Mustafa Kemal ATATÜRK’e ait zati eşya, evrak, kitap, yazı ve benzeri taşınırlar.
Yukarıda görüldüğü üzere halı, kilim ve diğer düz dokumalara isim olarak hiçbir yerde rastlanmamaktadır. 2 ncı paragrafın sonunda "kumaş ve benzeri” ifadesi yer almaktadır. Kumaşta bir dokuma olduğu için aynı kategoriye konulabilir mi diye düşünülebilir, fakat uygun olmayacağı kanaati oluşmuştur. Bu paragrafa "halı ve diğer dokumalar” veya sadece "dokuma" kelimesi eklenebilir. Çünkü ilk bakışta bu paragraf sadece arkeolojik eserleri kapsıyor gibi görünse de "yazma veya tezhipli kitaplar, minyatürler, yağlıboya veya suluboya tablolar, nişanlar, madalyalar vs" arkeolojik eser değillerdir. Ayrıca burada yer alan birçoktanım etnoğrafik eser tanımına girmektedir.
Oysa etnoğrafik eserler aynı maddenin aynı bendinin 3 ncü paragrafında anlatılmaktadır. İfade aynen şöyledir: "Halkın sosyal heyetini yansıtan, insan yapısı araç ve gereçler dahil, bilim, din ve mihaniki sanatlarla ilgili etnoğrafik nitelikteki kültür varlıkları."
Bu tanım anlam ve içerik olarak 23. maddenin tamamını kapsamaktadır. Burada arkeolojik eserler dışındaki eserler anlatılsa da, etnoğrafik eserlerin neler olduğu ve hangi zaman dilimine ait oldukları belirtilmemektedir. Çok erken veya çok geç bir tarihe ait olan eserler, aynı kategoride değerlendirilmektedir. Bu nedenle bunlar arasındaki farkın ve yapılacak muamelenin belirlenmesi gerekmektedir.
Bütün müzeciler, uzman, araştırmacı ve yazarlar halı, kilim ve diğer düz dokumaları bu maddede yani etnoğrafik eserler içerisinde değerlendirmektedirler. Bu tanımı irdeleyecek olursak;
"Halkın sosyal hayatını yansıtan" ifadesi, bu maddede sayılan bütün eserleri kapsamaktadır. Yani bütün ürünler halkın sosyal hayatını yansıtmaktadır.
"İnsan yapısı” ifadesine bakılırsa, bu maddede jeolojik ve antropolojik buluntular dışında insan yapısı olmayan bir eser yoktur. Bu bakımdan bu tanım da yersiz görülmektedir.
"Araç ve gereçler" ifadesini irdelersek, birinci paragrafta sayılan eserler içerisinde birçok araç ve gereç yer almaktadır. Bu durumda bunlar da etnoğrafik eser kapsamına girer.
"Bilim, din ve mihaniki sanatlarla ilgili" eserler deniyor, bu madde kapsamında yer alan bütün eserler bilim, din ve mihaniki sanatlarla ilgili değil mi?
Bu nedenle etnoğrafik eser tanımı bütün eserleri kapsar nitelikte olduğu için, anlaşılır, yol gösterici ve çözüm önerici bir ifade olmamaktadır.
Bakanlık etnoğrafik nitelikteki taşınır kültür ve tabiat varlıklarının alımı, satımı, ait olacağı devirleri, diğer nitelikleri, tescilleri, yurtdışına çıkarılmaları ve yurda getirilmeleri ile ilgili kuralları göstermek üzere bir yönetmelik yapmıştır.
03.05.1988 tarih ve 19803 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Etnoğrafik Nitelikteki Taşınır Kültür Varlıkları Hakkında Yönetmelik; burada da, “b) Etnoğrafik nitelikteki kültür varlıkları; Halkın sosyal hayatını yansıtan insan yapısı araç ve gereçler dahil bilim, din ve mihaniki sanatlarla ilgili taşınır varlıklarını, ifade eder," diyerek aynı tanımı yapmaktadır. Bu tanım da yol gösterici ve çözüm önerici bir tanım değildir.
Bu arada "mihaniki" kelimesi yerine daha anlaşılır bir ifade kullanılması tavsiye edilir. Türk Dil Kurumunun Büyük Sözlüğünde ve daha birçok yerde geçen tanıma göre, "Mihaniki: Düşünmeden, ölçülerek değil de yalnızca alışkanlığın verdiği kolaylıkla veya yalnız kasların hareketiyle yapılan (iş, hareket vb.), mekanik”[2] anlamına gelmektedir. Daha açıklayıcı bir tanım bulunmamaktadır.
Bakanlık uzmanlarınca etnoğrafik eserle, diğer eser gruplarının ve bazı kavramların tanımı başka bir yönetmelikte ele alınmıştır.
20/04/2009 tarih, 27206 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik
MADDE 3 - (1) Bu Yönetmelikte geçeri;
a) Arkeolojik Eser; 2863sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 23 üncü maddesi kapsamında; jeolojik, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait, jeoloji, antropoloji, prehistorya, arkeoloji ve sanat tarihi açılarından belge değeri taşıyan ve ait oldukları dönemin sosyal, kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıtan genellikle kazı ve benzeri çalışmalarla bulunan kültür varlıklarını,
c) Etütlük Eser; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamına giren, ancak Eser Envanter Defterine kayıt edilecek nitelikte olmayıp bilimsel amaçla kullanılabilecek korunması gerekli eserleri,
d) Güzel Sanat Eserleri; Bedii vasfı haiz olan; yağlı ve sulu boya tablolar, resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma kakma eserler, heykeller, kabartmalar, mimarlık eserleri, elişleri ve küçük sanat eserleri ve fotoğraf eserlerini,
g) Tasnif: 2863sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen taşınır kültür ve tabiat varlıklarından; korunması gerekli olanlarla olmayanların, müzelere alınacaklarla alınmayacakların ayrımını,
ğ) Taşınır Tabiat Varlığı: Jeolojik devirlerden zamanımıza intikal eden, özellikleri ve eskilik ölçüleri bakımından korunması gerekli insan yapısı olmayan taşınırları,
h) Tescil: Korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarından, müzelere alınanların müze envanter defterine kaydı ile müzelere alınmayanların belge ve envanter listelerinin birer nüshasının müze dosyalarında muhafaza edilmesini,
ı) Tescile Tabi Etnoğrafik Eser: Günümüzden yüz yıl öncesine kadar olanlar hariç, halkın hayat tarzını, dönemin sosyal, teknik ve ilmi özellikleri ile kültürünü temsil eden araç ve gereçler dâhil bilim, kültür, din ve mihaniki sanatlarla ilgili, belge değeri bakımından korunması gerekli insan yapısı taşınırları,
ifade eder.
Burada Tescile Tabi EtnografikEser tanımı ise konuya daha açıklık getirmektedir. En azından bir tarih sınırlaması yapılmıştır. Bu tanımı irdeleyecek olursak; arkeolojik eserlerle tescile tabi etnoğrafik eserlerin tanımlamaları aynı olup aralarındaki fark ait oldukları dönem ve (kazı vb) bulundukları yerdir.
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak;
ÖNERİ 1. Bütün eserler ait oldukları dönemin sosyal, kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıttıkları için, ayrım yapmadan hepsini bir madde altında toplamalı ve 2863 Sayılı Kanunun 23. maddesinin 3. paragrafı kaldırılarak, ikinci paragrafın sonuna "... kumaş, halı, kilim ve benzeri dokumalar .....' ifadesi eklenmelidir.
03.05.1988 tarih ve 19803 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Etnografik Nitelikteki Taşınır Kültür Varlıkları Hakkında Yönetmelikte, Yurtdışına Çıkarılamayacak Etnografik Nitelikteki Kültür Varlıkları aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır: Madde 4- Jeolojik, tarik öncesi ve tarifli devirlere ait olup; Jeoloji, antropoloji, prefıistorya, arkeoloji ve sanat tarifli açılarından belge değeri taşıyan ve ait oldukları dönemin sosyal, kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıtan fıer türlü taşınır kültür varlıkları ile Osmanlı İmparatorluğu Dönemi sonuna kadar olan Türk Milletinin gelenek ve göreneklerini, dini inançlarını sembolize eden, nadir olan, müze koleksiyonlarını tamamlayıcı nitelikte bulunan, belge değeri taşıyan Etnoğrafik nitelikteki kültür varlıkları ile Adilli Mücadeleye, Türk Cumhuriyeti Tarifline ve Atatürk'e ait korunması gerekli taşınır kültür varlıkları, yurtdışına çıkarılamaz.
Bu madde, bizim 2863'e eklenmesini önerdiğimiz öneri 1'deki ifadeyi destekler niteliktedir.
ÖNERİ 2. 03.05.1988 tarih ve 19803 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Etnoğrafik Nitelikteki Taşınır Kültür Varlıkları Hakkında Yönetmelik kaldırılarak, 20/04/2009 tarih, 27206 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür Ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik ve diğer yönetmeliklerle birleştirilmeli, daha net ifadeler kullanılmalı ve sadeleştirilmelidir. Etnoğrafik nitelikli taşınır kültür varlıkları diye ayrı bir yönetmelik yapılmamalıdır.
Bir diğer tereddüt "Korunması gerekli etnoğrafik nitelikli kültür varlığı olupta müzelere alınması gerekli görülmeyenler” hakkındadır. Bu konu 20/04/2009 tarih, 27206 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür Ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik’te açıklanmaktadır. İlgili maddeler aşağıdaki gibidir.
Tasnif ve tescile tabi olup müzelere alınmasına gerek görülmeyen kültür ve tabiat varlıkları
MADDE 10 - (1) Korunması gerekli etnoğrafik nitelikli kültür varlıklarından müzelere alınması gerekli görülmeyenler ile bu nitelikte olup da sahiplerince müzelere satılmak istenmeyen taşınır kültür varlıkları için bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-2 sayılı Tescile Tabi Taşınır Kültür ve Tabiat Varlığı Belgesi düzenlenerek iade edilir.
(5) Değerlendirme komisyonu tarafından müzeye alınmasına gerek duyulmayan tescile tabi taşınır kültür ve tabiat varlıkları için Ek-2'de yer alan Tescile Tabi Taşınır Kültür ve Tabiat Varlığı Belgesi düzenlenerek müze emanetinde alıkonulur. Bu şekilde belgelendirilen taşınır kültür ve tabiat varlıklarının Bakanlık denetimindeki özel müze veya koleksiyoncuların envanterlerine kaydedilmek üzere satışına izin verilir. Bir yıl içerisinde özel müzelere ve koleksiyonculara satışı gerçekleşmeyen taşınır kültür ve tabiat varlıkları müzelerde koruma altına alınır.
Müzelere alınma
MADDE I I - (1) 2863sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 4 ve 26 ncı maddeleri gereğince değerlendirilmek üzere müzelere getirilen taşınır kültür ve tabiat varlıklarından değerlendirme komisyonunca müzeye kazandırılmaları gerekli görülenler, müzelere alınır.
2863'te Müzelere alırıma; Madde 25 - Dördüncü maddeye göre Kültür ve Turizm Bakanlığına bildirilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları ile 23 üncü maddede belirlenen korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bilimsel esaslara göre tasnif ve tescile tabi tutulurlar. Bunlardan Devlet müzelerinde bulunması gerekli görülenler, usulüne uygun olarak müzelere alınırlar. Korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarının tasnifi, tescili ve müzelere alınmaları ile ilgili kıstaslar, usuller ve esaslar yönetmelikte belirlenir.
Burada yer alan "müzelere alınmasına gerek görülenler veya görülmeyenler” ifadeleri de anlamsız kalmaktadır. Bir eser korunması gerekli, kültür varlığı ise müzelere alınmalıdır. Değilse alınmamalıdır. Eğer almak için müzenin parası yoksa veya sahibi vermek istemiyorsa, bu durumda "gerek görülmeyen" ifadesinin yerine direkt "müzeye alınmayan" ifadesi olmalıdır.
2863 Sayılı Kanunun 25. maddesine göre Devlet müzelerinde bulunması gerekli görülenler, müzecilerin ifadesiyle "müze koleksiyonunu tamamlayıcı nitelikte olanlar" müzelere alınmaktadır. Yani bir müzeye 200 yıllık bir Milas halısı getirseler, o müzede de çok sayıda Milas Halısı varsa, getirilen halı alınmayacaktır. Bunun yanında daha yeni bir halı müze koleksiyonunu tamamlayıcı nitelikte ise alınabilecektir.
"Müze koleksiyonlarını tamamlayıcı nitelikte olan” ifadesinin yanlış olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü bir müze için ihtiyaç duyulmaması, o eserin korunması gerekli kültür varlığı olmadığını göstermez. Anadolu'nun başka bir müzesinde koleksiyonu tamamlayıcı nitelikte olabilir. Bakanlık bu yönlendirmeyi yapmalıdır.
ÖNERİ 3. Müzeye getirilen bir obje korunması gerekli kültür varlığı ise müzeye alınmalıdır. Gerekli olup olmadığı veya müze koleksiyonunu tamamlayıcı nitelikte olup olmadığı sorulmamalıdır. Yine de alınamaması durumunda "gerek görülmeyen” ifadesinin yerine "müzeye alınmayan” ifadesi olmalıdır.
Ayrıca bir objenin korunması gerekli eski eser olup olmadığı, olanların müzeye alınıp alınmayacağı kararının tamamen kişisel inisiyatife bırakıldığı anlaşılmaktadır. Değerlendirme komisyonunun çalışma ilkeleri ve somut dayanakları olmalıdır.
ÖNERİ 4. Değerlendirme komisyonunun çalışma ilkeleri tespit edilmelidir.
Yazımızın başmda belirtilen yönetmeliklerin hemen hepsinde "taşınır kültür varlığı, korunması gerekli taşınır kültür varlığı, etnoğrafik nitelikteki taşınır kültür varlığı, tasnif, tespit, tescil, tasnif ve tescile tabi etnoğrafik eser, tasnif ve tescil dışı bırakılan eser, arkeolojik eser, etütlük eser” gibi birçok tanım vardır. Bunlar kargaşaya yol açmaktadır. Bu kargaşayı gidermek için yönetmeliklerde sadeleştirme yapılmalı ve birbirine yakın olanlar birleştirilerek sayı azaltılmalıdır. Çünkü bu konuda çalışanlar, uygulama esnasında sorunlarla karşılaşmakta, eski eser olarak sınıflandırma ve müzelere alma konusunda ortaya çıkan farklı görüşler kargaşaya neden olmaktadır.
23/03/2010 tarih ve 27530 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmelik'e göre, "Tasnif: Taşınır kültür ve tabiat varlıklarından, korunması gerekli olanlar arasından müzelere alınacaklar ile alınmayacakların ayrımını ifade eder" denilmektedir. Bu ifadeden Bakanlığın eserleri sahiplenmekten öte müzelere almayarak koleksiyonculuğu ve eski eser alım satımını desteklediği anlaşılmaktadır.
Arkeolojik eserlerin yurt dışına çıkarılması, serbestçe alınıp satılması ve müzayedesi, kanun ve yönetmeliklerle yasaklanmaktadır. Etnoğrafik eserlerin ise alımı, satımı ve müzayedesi serbest bırakılmakta, bu durum da bu tür eserlerin kültür varlığı olmadığı, yakın bir tarihe ait olduğu ve çok miktarda bulunduğu imajını oluşturarak değerini düşürmektedir. Bir 13.yüzyıl Selçuklu Halısı ile bir 19. yüzyıl halısı aynı kategoride değerlendirilebilir mi? Oysa öneri l'de de belirttiğimiz gibi, milattan önceki tarihlere ait olan, toprak altından kazılarla çıkarılan eserler de ait olduğu dönemin ve halkın kültürünü ve seviyesini yansıtan, insan eliyle yapılmış olup, etnografya bilimi çerçevesinde değerlendirilmektedirler.
ÖNERİ 5. Taşınır kültür varlıkları etnoğrafik, arkeolojik diye ayrılmadan, hepsi birlikte değerlendirilmelidir.
Kaldırılmasını ve diğer yönetmeliklerle birleştirilerek sadeleştirilmesini önerdiğimiz 03.05.1988 tarih ve 19803 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Etnoğrafik Nitelikteki Taşınır Kültür Varlıkları Hakkında Yönetmelik'in günümüz koşullarına uymadığını fark eden Bakanlık, bu yönetmeliğin kaldırılarak yerine "Etnoğrafik Nitelikteki Taşınır Kültür Varlıkları ve Etnoğrafik Nitelikteki Taşınır Kültür Varlıklarının Müzayedesi Hakkında Yönetmelik" hazırlamaya başlamıştır.
Bu yönetmeliğin yayımlanması, özellikle Türkİslam kültür varlıklarının, müzayedesinin ve ticaretinin daha yaygın bir şekilde yapılacağı anlamına gelmektedir. Çünkü etnografya müzelerinde sergilenen eserlere veya etnoğrafik eser kapsamında değerlendirilen eserlere baktığımızda, bunların Türk-İslam kültürüne ait eserler olduğunu görmekteyiz. Bunların büyük çoğunluğunun vakıf kökenli oldukları ve vakıf anlayışı ile camilerde korunarak günümüze kadar geldikleri bilinmektedir. Bu eserlerin müzayedesinin ve yurt içinde serbestçe ahm-satımının yapılacak olması, bu tip eserlerin bulunduğu yerler olan camilerdeki hırsızlıkların artacağını göstermektedir. Bu nedenle yapılan her türlü Kanun ve Yönetmelikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve vakıf kökenli eserlere yer verilmelidir.
ÖNERİ 6. Değerlendirilmek üzere müzelere getirilen eserlerin nereden bulunduğu sorulmalı, belgelenerek Vakıflar Genel Müdürlüğü müzelerine yönlendirilmelidir.
Henüz taslak halindeki bu çalışmada "Etnoğrafik Nitelikteki Taşınır Kültür Varlıkları; Günümüzden yüz yıl öncesine kadar olanlar hariç,- halkın hayat tarzını, dönemin sosyal, teknik ve ilmi özellikleri ile kültürünü temsil eden araç ve gereçler dâhil; bilim, kültür, din ve mihaniki sanatlarla ilgili, Bakanlığa bağlı müze müdürlükleri tarafından belge değeri bakımından korunması gerekli olduğu belirlenen insan yapısı taşınırları ifade eder" denilmektedir. Ayrıca taslağın 5. maddesinde bu tanıma uyan etnoğrafik nitelikteki taşınır kültür varlıklarının yurt dışına çıkarılamayacağı belirtilmektedir. Bu tanım da Korunması Gerekli Taşınır Kültür Ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik’teki tanımla uyuşmaktadır.
Bu taslak Genel Müdürlüğümüzce incelendiğinde "...Bakanlığa bağlı müze müdürlükleri tarafından belge değeri bakımından korunması gerekli olduğu belirlenen..." ifadesinin eksik olduğu, Bakanlık müzelerine götürülmeyen eserlerin ne olacağı düşünülerek, taslağın tanımlar bölümüne "müze" eklenmesi ve tanımında "Bakanlığa ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı bütün özel ve resmi müzeler" ifadesinin eklenmesi ve satışa sunulan eserler için "vakıf eseri değildir" belgesi istenmesi önerilmiştir.
ÖNERİ 7. Satışa sunulan taşınır kültür varlıkları için "vakıf eseri değildir" belgesi istenmeli, vakıf eseri ise direkt Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı müzelere alınmalıdır.
Bakanlık özellikle halıların yurt içinde alım satımında daha katı kurallar koymalı ve yurt dışına çıkışlarını yasaklamalıdır.
ÖNERİ 8. Halı ve kilimler müzayede ile satılmamalıdır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünde taşınır kültür varlıkları ile ilgili çalışmalar 16 Kasım 1999 gün ve 23868 Sayılı "Diyanet İşleri Başkanlığınca İdare Olunan Cami ve Mescitlerdeki Teberrukat Eşyası Hakkında Yönetmelik” uyarınca yürütülmektedir. Bu Yönetmeliğin 5. maddesine göre teberrukat eşyası şunlardır:
a) Yazma veya basma Kur'an-ı Kerim, cüz ve kitap
b) Sakal-ı şerif
c) Kabe örtüsü, halı, kilim ve diğer sergi malzemesi, minber ve kürsü örtüsü, şal, kapı perdesi,
d) Şamdan ve şamdan mumu, avize, kandil ve kandillik, askı takımı,
e) Rahle, kürsü, minber, kapı ve pencere kanatları, merdiven, cüz ve sakal-ı şerif mahfazası, sehpa,
f) Yazma veya basma her türlü levha, çerçeve,
g) Her türlü saat, gülabdan, buhurdan ve benzeri madeni ve cam eşya,
h) Kasa, telefon, telsiz, mikrofon, hoparlör ve teşkilatı, elektrik süpürgesi, halı temizleme makinesi ve benzeri aletler,
ı) Sair taşınabilir eşya.
Yurdumuzdaki binlerce cami, mescit ve türbede yüz binlerce teberrukat eşyası bulunmaktadır. Bunların sayımı, tasnifi ve eski eser olanların envanteri yapılmaktadır. Eski eser olanlar için, bu Yönetmelikte bulunan "Teberrukat Eşyası Eski Eser Envanter Fişi” doldurulmaktadır. Bu çalışma teberrükat eşyası komisyonu tarafından yapılmaktadır. Teberrükat eşyası komisyonu, görevleri ve çalışma esasları aynı yönetmelikte açıklanmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünce yıllardır camilerde eski eser özelliği kazanmış halılar bizzat yerine gidilerek toplanmıştır. Fakat son yıllarda Türkiye genelinde farklı bir halı ve kilim toplama ve tasnif etme çalışması yapılmıştır. Cami ve mescitlerdeki bütün halı, kilim ve diğer teberrukat eşyaları Ankara'ya getirilmiştir.
Çalışmanın amacı, Vakıf cami ve mescitlerinde bulunan ihtiyaç fazlası (kullanılmayan) halı ve kilimlerin toplanarak tasnifinin yapılması ve bu tasnif sonucunda eski eser olanlarla olmayanların ayrılması, sağlam ve kullanılabilir olanların ihtiyacı olan cami ve mescitler ile muhtaçlara dağıtılması, harap olanların terkin edilmesidir. Genel Müdürlük sanat tarihçilerinden oluşan bir komisyon kurulmuş ve tasnif çalışması yapılmıştır.
Bu tasnif sonucu elimizde çok büyük miktarda yukarıdaki gruplamaya girmeyen halı ve kilim kalmıştır. Ortalama 50-90 yıllık olan, Türk halı sanatının geleneksel ve karakteristik özelliklerini yansıtan, yün malzemeli, kök veya sentetik boyalı, ama henüz tarihi eser niteliği kazanmamış el dokumaları.
Bunların yasa ve yönetmelikler önünde hangi kategoriye alınacağı bilinememektedir. Çünkü yukarıda söz edilen, 20/04/2009 tarih, 27206 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür Ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik'in 3. maddesinde “Tescile Tabi Etnografik Eser: Günümüzden yüz yıl öncesine kadar olanlar hariç... " denilmektedir.
Sayısı 20.000'den fazla olan, yaşı yüzyıldan az, müzeye alacak kadar müzelik değil, camiye serecek kadar yeni değil, hırsızlar tarafından tercih edilen, üstelik son yüz yılın halıcılığını anlatan belge değerinde dokumalar.. Mevcut yönetmeliklere göre bunların yurt içinde alımı satımı serbest olmaktadır. Hal böyle olunca depolar tehlikeye girmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, sorumluluğunda bulunan bu özellikteki halı, kilim ve diğer düz dokuma yaygıların envanterini yaparak, müze dışında ayrı bir grup olarak önümüzdeki yüzyıllar için saklamıştır.
ÖNERİ 9. Bakanlık, 2863'de vakıf eserleri ile ilgili bir düzenleme yapmalı, Teberrükat Eşyası Hakkında Yönetmeliği de dikkate alarak, sadece halı ve kilimler için Vakıflar Genel Müdürlüğü ile ortak bir yönetmelik hazırlamalıdır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün uzmanları tarafından tasnifi yapılan halılar peyderpey yıkama fabrikasına taşınmış, çalınma ya da kaybolma riskine karşm çuvallar sayılarak açılmış, fotoğraflanarak etiketlenmiş ve kayıt altma alınmıştır.
Etiketleme çalışması yapıldıktan sonra yıkama havuzuna alman halılar önce dinlendirme havuzunda dinlendirilip kirleri yumuşatıldıktan sonra yıkama işlemine geçilmiştir. Yıkamada halıların kondisyonlarına, sağlamlıklarına azami dikkat edilmiş, kötü durumda olanlar çok hassas bir şekilde uzmanlar gözetiminde doğal temizleyiciler kullanılarak yıkanmış ve durumu çok iyi olanlar sıkma makinesinde sıkıldıktan sonra kuruma işlemine tabi tutulmuştur.
Yıkanan halılar özelliklerine ve havanın durumuna göre kapalı ya da açık havada kurutulmuştur. Özellikle eski eser özelliği gösteren halıların güneş ışınlarına doğrudan maruz kalmamalarına dikkat edilmiş, yeni olan ve temizlendikten sonra isteyen cami ve mescitlere ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak olan halı ve kilimler açık havada kurutulurken diğerleri üzeri kapalı alanlarda ya da tamamen kapalı olan ısıtma sistemlerinin olduğu alanlarda kurutulmuştur.
Eski eser olmayan, yeni, sağlam ve kullanılabilir durumdaki halılar Teberrükât Yönetmeliğine göre ihtiyacı olan camilere ve muhtaçlara dağıtılmıştır.
Yapılan tasnif sonucunda eski eser olarak ayrılan dokumalar Ankara Vakıf Eserleri Müzesine getirilerek depolama öncesi çalışmaları yapılmıştır. Dokumalar açılmış içlerine nem değerlerini korumak ve fiziksel bir bozulmaya yol açmamak amacıyla asitsiz kâğıtlar serilmiş ve rulo yapılarak, boyutlarına göre dikilmiş keten çuvallara konulmuştur. Hem halının ucuna hem de konulan çuvalın ağzına dokumanın envanter numarası dikilmiştir. Dokumalar uygun iklimlendirmenin yapıldığı depolara yatay bir şekilde yerleştirilmiştir. Depolar belli aralıklarla ilaçlanmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2006 ve 2007 yıllarında Ankara, Konya, Tokat, Kastamonu, Gaziantep ve Edirne'de altı yeni müze açmış ve ağırlıklı olarak halı ve diğer düz dokumaları sergilemiştir. Yıllardır cami ve mescitlerden toplanarak depolanan halı ve kilimler bilimsel yollarla yıkandıktan sonra, sergilenmek üzere seçilenlerin konservasyonları yapılmıştır. Dokumalar tecrübeli elemanlar tarafından özel dokutturulan ham keten kumaşlara ipek ipliklerle sık sık dikilerek sabitlenmiştir (Foto 1-2).
Böylelikle dokumalar asıldığında sarkmaların, çözgülerinin açılmasının ve olası bozulmaların önüne geçilmiştir. Dokumalarda onarım yapılmamış, sadece mevcut durumları sabit hale getirilerek korunmuştur. Sergilemeye hazır hale getirilen halı, kilim ve diğer düz dokumalar Ankara Vakıf Eserleri Müzesi, Tokat Mevlevihane Vakıf Müzesi, Konya Sahip Ata Vakıf Müzesi, Kastamonu Şeyh Şaban-ı Veli Vakıf Müzesi ve Gaziantep Mevlevihanesi Vakıf Müzesinde teşhir edilmiştir (Foto 3-12).
Gezenlerin takdirle söz ettikleri müzelerden Ankara Vakıf Eserleri Müzesi, 2009 yılı Avrupa Yılın Müzesi Ödülüne aday olmuş ve sertifika almıştır.
Bu çalışmalar sonucunda Vakıf halıları bir anlamda "Karanlık Depolardan Aydınlık Müzelere” yolculuk yapmıştır.
Bu çalışmayla birlikte günümüzde yok olmaya başlayan el sanatlarımızdan birisi olan halı sanatı örnekleri vakıf müzelerinde saklanmaya başlanmış böylece hem bu dokumaları vakfedenlere hem de tarihe karşı önemli bir sorumluluk yerine getirilmiştir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında, Vakıflar Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda bulunan taşınır vakıf kültür varlıklarının özellikle de halı, kilim ve diğer düz dokuma yaygıların tespit ve tasnif çalışmaları sırasında karşılaşılan sorunları şu şekilde özetleyebiliriz:
- 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 23. maddesinde "korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları” arasında halı, kilim ve diğer düz dokuma yaygılar sayılmamaktadır. Bu durum bu tür dokumaların korunması gerekli eser olmadığı imajını vermektedir.
- Eserlerin arkeolojik eser, etnoğrafik eser olarak sınıflandırılması bir çok yanlışlıklara sebep olmaktadır.
- Halı ve kilimler etnoğrafik eser sınıfında değerlendirilmekte, etnografya kavramı da halk arasında ve bir çok meslek elemanı tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Bu durum da eserlerin korunup korunmayacağı veya ne şekilde korunacağı hususunda kargaşaya sebep olmaktadır.
- "Korunması gerekli etnoğrafik nitelikli kültür varlığı olupta müzelere alınmasına gerek görülmeyenler" ifadesi tereddütlere yol açmaktadır.
- Yasa ve yönetmeliklerde birbiri içerisine girmiş çok sayıda tanım bulunmaktadır. Ayrıca birçok Yönetmelik birbirinin konusuna girmiş durumdadır. Bunlar karmaşaya sebep olmaktadır.
- Arkeolojik eserlerin yurt dışına çıkarılması, serbestçe alınıp satılması ve müzayedesi yasak olup, etnoğrafik eserlerin alınıp satılması ve müzayedesi serbest bırakılmaktadır. Bu durum arkeolojik eserler dışındakilerin korunmasının önemli olmadığı zannını vermektedir.
- Etnoğrafik eserlerin alınıp satılmasının serbest olması, etnoğrafik eser kapsamında değerlendirilen taşınır vakıf kültür varlıklarında hırsızlığa sebep olmaktadır.
Sonuç olarak; Türk kültürünün bütün dünyada tanınan ve çok değer verilen bir ürünü olan halı, kilim ve diğer dokumalarımız içerisinde eski eser özelliği kazanmış olanların korunması, tanıtılması ve müzelerimizde sergilenerek gelecek kuşaklara aktarılması, en özgün desen ve renkleriyle yaşatılabilmesi için, Devlet kontrolünde yürütülen çalışmaların daha düzgün, doğru ve sistemli yapılabilmesi amacıyla, uygulamalarda karşılaşılan aksamalar dikkate alınarak, Kanun ve Yönetmeliklerde yapılması gerektiği düşünülen değişiklik ve düzenlemeler, öneriler halinde anlatılmaya çalışılmıştır. Burada amaç eser lerin tarihlerine ve sanatsal değerlerine göre katego rilerinin ve bunlara uygulanacak muamelenin belir lenmesi, tasniflerinde kişisel inisiyatiflerin kaldırıl ması, alım satım ve koleksiyonculuğunun daha sağ lam kurallara bağlanması ve kaçakçılığının önlene rek ülke sınırları içerisinde korunması ile müzecile rin görevlerini yaparken yasalardaki karmaşa ve çe lişkiler nedeniyle kararsız kalıp, sorun yaşamaları ye rine, yol gösterici nitelikte Kanun ve Yönetmeliklerle çalışmalarının sağlanmasıdır.
Kaynaklar
Atılgan, Sevay Okay (2007), "Tokat İli'ndeki Vakıflar Genel Müdürlüğü Mevlevihane Vakıf Müzesi Örneğinde Müzecilik Anlayışı ve Önemi", Vakıflar Dergisi, Sayı XXX, s. 449-467.
Bayraktaroğlu, Suzan (2009), "Vakıflar Genel Müdürlüğü Müzeleri" Geçmişten Geleceğe Türkiye'de Müzecilik II. Eği tim, İşletmecilik ve Turizm Sempozyum 21-23 Mayıs 2008 Ankara Bildiriler, s .165-170.
Bayraktaroğlu Suzan (2009), "Vakıf Müzeleri" X. Ortaçağ - Türk Dönemi Kazı Sonuçları ve -Sanat Tariki Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri 03-06 Mayıs 2006. “Prof. Dr. Örcün Barışta ya Armağan "s. 91-102.
Bayraktaroğlu, Suzan (2010), "Konya Sahip Ata Hanikâhımn Restorasyonu ve Müze Olarak Değerlendirilmesi XII. Ortaçağ - Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tariki Sem pozyumu, 15 -17 Ekim 2008, s. 64-72.
Bayraktaroğlu, Fırat vd. (2008), Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Ankara: Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayını.
Sezer, Halil İbrahim (2010), "Dünden Bugüne ve Yarma Bir Yolculuk Ankara Vakıf Eserleri Müzesi" Vakıflar Dergisi, Sayı 32, s. 241-246.
"Vakıf Müzeleri Tanıtım Sergisi" (2009), 2009 Vakıf Medeniyeti Sağlık Yılı. s. 359-373.
"Vakıf Müzeleri" (2009), 2009 Vakıf Medeniyeti Sağlık Yılı, s.428- 430 .