ISSN: 1301-255X
e-ISSN: 2687-4016

Hatice Esedova

Azerbaycan Devlet Güzel Sanatlar Müzesi/ Azerbaycan,
Bakü

Anahtar Kelimeler: Hah, Gelenek, İçerik, İnnovasyon, Azerbaycan

1. Giriş

Azerbaycan dokuma sanatı tarih boyu milli kökler üzerinde, kültürel mirasla ortak ilişki kapsamında gelişmiş, milli sanatsal mirasa dayanarak şekillenmiştir. Yıllarca çeşitli nedenlerle Azerbaycan'dan farklı mekânlara, yanı sıra Türkiye'ye de göç eden dokumacılar Kars, Erzurum gibi kardeş toprakları kendilerine vatan ederek sanatlarını buralarda devam ettirmişlerdir. Onların sayesinde ve kervan ticareti ile geniş coğrafi alan boyunca yayılan Azerbaycan dokumalarının desenleri kullanılarak (Gazah, Karabağ, Guba, Gence dokuma ekollerine ait örnekler) günümüzde Konya, Balıkesir, İzmir, Gaziantep, Kars, Erzurum gibi bölgelerde dokunmasına ve bu tasarımların yaygınlaşmasına neden olmuştur.

19.yy'da Kars'ta dokunmuş (Foto 1.) ve özel bir koleksiyonda korunan (125 cm x 318 cm) halı, Azerbaycan Devlet İncesenet Müzesinde korunan Demirciler isimli (Foto 2.) Gazah ekolüne ait halının (224 cm x 140 cm) bedii yapısıyla cok benzerdir. Bu dokumayı namazlık olarak nitelendirebiliriz. Dokumanın esas sahasının kenar kısımları kontürlerle dokunmuş başı mihrablı merkez göbek, mühür koymak için bölüm, alt kısımda ayakları koymak için iki çıkıntı, genel olarak göbeğin iç kısmını süsleyen kancalı geometrik desenler, stilize edilmiş bitkisel motifler, hatta bordürü süsleyen dal biçimli geometrik ve tekrar eden motifler Gazah'da dokunmuş orijinal dokumanın bir nevi kopyasıdır. Kars'ta dokunmuş örneğin bordüründe stilize edilmiş motiflerin bir detayını Azerbaycan halısındaki bordürle kıyaslayarak bu tarihi resmi örnek olarak sunmak istiyorum (Foto 3).



19. yy'a ait bir diğer namazlık seccade halısı ise Kars'ta dokunmuş ve Adana Devlet Müzesinde korunmaktadır (Foto 4). Gazah ekolüne ait olan bu seccade halının bir diğer örneği de Azerbaycan Devlet İncesenet Müzesinin kolleksiyonunda bulunmaktadır (Foto 5).


Benzer bedii yapı, koç boynuzu, mollabaşı, kanca, yıldız vs. motifler, Azerbaycan dokumalarına has öğelerin yansıma şekli, bedii kalitesi, yapısı, ölçüleri, düşünce-mevzu ikilemi bakımından aynı kökten yararlanmış, yalnız Azerbaycan dokuma kültürüne uygun geleneğin devamı gibi değerlendirebiliriz. Kars halısının merkezinde yeralan iki adet yandan kancalı, pileli madalyonlarsa Azerbaycan'ın Karabağ dokuma merkezinde çok bilinen "Muğan" kompozisyonunun aynısıdır. Bu kompozisyonun tam bağımsız dokunduğu tasarımın tipik örneğine yine Kars'ta dokunmuş , özel kolleksiyona dahil olan 19.yy”a ait dokumada görebiliyoruz. Bu arada ortaya çıkan 1900 yılına ait “Halı ticareti” (Foto 6.) adlı resmi örnek gösterebiliriz. Dokuma tüccarlarının toplandığı mekanda duvardan asılmış halı görülmektedir ki, bu Muğan halı kompozisyonun birebir aynısıdır. Dokuma sanatının mevcut muhafazakar özelliği bu bedii mirasın tarz bakımından farklılıklar gösterse bile, yine de vahit gelenek üzerine yapılandığını kanıtlıyor. Bu ise bizim dokuma geleneğinin yerel ekol olarak hiç de sınırlı çerçevede yaşamamış ve sanatsal iletişim şehirler arası ilişkilerde değil, sanatkarların aynı üslup yakınlığı ile geleneği genetik yaşamasıyla alakalı olduğu düşüncesine katılmamıza hak veriyor.

Azerbaycan dokuma sanatının zenginleşmesinde Karabağ ekolünün özel önemi vardır. Burada dokunan 30-u aşkın tasarımın çeşitli bedii yapılanma şekli, bu dokumaların tarih boyu İpek Yolu hattıyla dünya pazarlarına taşınması, böylece yalnız Azerbaycan'a komşu bölgelerde değil, aynı zamanda dünyaca ünlü ressamların eserlerinde kendine yer edinmişlerdir. Örneğin, doğu tarzında resimler çizen Avusturya'lı ressam Rudolf Ernst (1854-1932) "Kilim tüccarı”, "Nargile”, "Taranma" (Foto 7, 8, 9.) isimli yağlıboya eserlerinde karşımıza çıkan Karabağ ekolüne ait "Berde" halısı, halk arasında daha çok "Çelebi" olarak bilinmektedir, Avrupa"da ise "Kartal " ismiyle tanınmaktadır. Azerbaycan Devlet İncesenet Müzesi nde korunan "Çelebi" halısı (Foto 10.) ressam Rudolf Ernst' in "Moritanya interyerinde” adlı silsile resimlerine dahildir. Bu kompozisyonda tasvir edilmiş "Çelebi" halısı şüphesiz ki, Azerbaycan dokuma geleneğine dayanarak meydana gelmiştir, fakat resimden de belli olduğu gibi bu örnekler Azerbaycan'da dokunmamışlardır. Müzede bulunan "Çelebi" örneğinin ara sahasındaki desenlerin sık dokunuşu, halıdaki bordür hattıyla ara saha ve onun madalyonlarıyla dengeli yapı vs. müzedeki bu örneğin mükemmelliğinin göstergesidir. Oysa, resimlerde gördüğümüz versiyonları orijinalden kopyalanmış örnek olarak nitelendirebiliriz. Aynı halıya Bakü'de, İçeri Şehir adlı tarihi bölgede 1928 yılında çekilmiş fotoğraftaki halıları örnek göstermek istiyoruz (Foto 11). Bu fotoğrafta Bakü'nün geçmiş kale duvarları tamamen halılarla süslenmiş bulunuyorlar ki, bunların arasında birkaç tane de bahsigeçen "Çelebi" halısına ait örnekler de vardır.





Bu analizi yaparken Azerbaycan dokumacılık ekolünün bedii geleneklerine dayandık. Gelenek hafıza demektir. Fakat gelenek de hafıza gibi kitlevi şekilde, yaddaşlarda üstünkörü yaşamıyor, zamanla insanın isteklerine, aktüelliğe cevap verecek tarzda, seçilerek geleneğe dönüşüyor.

Gelenek ve yenilikçilik - bu anlayışta bedii vasıtalar, yapı, düşünce, içerik, zamanın estetik ve tarihi bakışları sonucunda cilalanmış semboller ve yeni yöntemler anlamı birikiyordur. Yenilikçilik ise sanatı gelişime doğru götüren yol, tüm bedii-konseptüel imkanları seferber eden güçtür. Şunu da söyleyelim ki, adı geçen bedii yenilikçilik kültürü de daha önceden var olan geleneğe dayanıyor. Bu anlamda ben Azerbaycan dokuma sanatında yer almış konulu halılara, bu halılardaki konu, anlam ve bedii bakımdan yenilikçilik tarzında dokunmuş bir kaç esere değinmek istiyoruz.

Konulu halılar kendi içlerinde konularına göre birkaç kısma bölünüyorlar: aşk, kahramanlık, emek, mitoloji, vs. Her devrin kendi sevilen kahramanları, hükümdar, padişah ve komutanları olmuş, döneme ait dokuma ve bedii yöntemleri olmuştur. Bu anlamda Karabağ'ın "Üç Padişah", "Rüstem ve Söhrap”, Tebriz ekolüne ait "Sattar han” vs. halıları örnek sayılabilinir.

Azerbaycan Devlet İncesenet Müzesinde korunan "Bargahe Firon” (kudretli hükümdarlar) konulu halı (Foto 12.) düşünce ve bedii bakımdan son derece mükemmel eserdir. Halının baş merkez kısmında -Sasani sülalesi padişahlarından Yezdigird, baş sağ köşede-Teymur, baş sol köşede- Erdeşir, II. sıra sağda- Abas Mirze Naib-ül saltanat, solda -Şah Sultan Hüseyn-Safevi sülalesinin son padişahı, III. sıra sağda-II Şah Tahmasib (Şah İsmail'in oğlu), soldan - Şah Süleyman, son V. sırada sağdan-1 Şah Tahmasip ve soldan I Şah İsmayil Hatai'nin siması dokunmuştur. Halının ölçüleri: 180 cm xl38 cm olup, dokunma tarihi 20.yy"ın evvelleridir. Dokuma 1958 yılında müzenin kolleksiyonuna dahil edilmiştir. Atkı, çözgü ve hav malzemesi olarak yün iplik kullanılmıştır. Bedii yapı bakımından saray muhiti, taht-ı saltanatı omuzlarında taşıyan kullar, küpeler, şerbet kabı, sütunlar, enfes perdelerle süslenmiş mekan tasvir edilmiştir. Kafalarında çeşitli başlıklar olan bu kişilerin her biri kendi devrinin ünlü insanları olmuşlardır. Dokumanın üst kısmında ise saltanat sembolü olarak, hükümdarları koruyan şeypur çalan kanatlı koruyucular ve ebediyet sembolü kuşlar tasvir olunmuştur. Halı gerçek tarihi kişiliklerin bir araya toplandığı, bordür ile ara saha ve süjedeki kahramanlar arasındaki renk uyumu tam biribiriyle denge içerisindedir. Bu tarz bedii tertibatlı halı klasik geleneğin devamı sayılabilinir.

Diğer iki örnek ise Azerbaycan'in en eski müzelerinden olan Milli Tarih Müzesinde korunmaktadır ve günümüzedek hiçbir yerde fotoğrafı basılmayan, son derece orijinal, manevi bakımdan herkes için değerli olan halılardır. Her iki dokuma da Azerbaycan'ın Karabağ Bölgesi'ndeki Şuşa şehrinde dokunmuştur.

Üzerinde hicri tarihiyle 1334 rakamı dokunan “Türk komutanları" isimli halı konuludur (Foto 13). Halı ara saha ve bordür hattından oluşuyor. Bordür hattı ise kendiliğinde 3 kısma bölünüyor: iki paralel kenar bordür ve bir tane merkez büyük bordür. İç bordürde Azerbaycan'da sonsuz sevgiyle anılan muhterem Enver Beyefendi, Şevket Paşa hazretleri, Yusuf İzettin ve Sultan Muhammed Hamiz hazretlerinin suretleri tasvir edilmiştir. Halı üzerinde bu kişilere “cenap muhterem Enver Beyefendi, cenap Şevket Paşa hazretleri, cenap Yusuf İzettin, Sultan Muhammet Reşathan Hamiz hazretleri" gibi müracaat olunuyor. Tabiiki, ismi geçen şahısların yüzünü bile görmeyen dokumacılar bu süjeyi herhangi bir resimden almışlardır. Bu halı büyük bir ihtimalle sipariş üzerine dokunmuştur. Aynı zamanda halıyı dokuyan usta, halk arasında ustad dokumacı olduğu muhtemeldir. Çünkü tasvir edilen kahramanların siması, askeri giyim tarzları, arka fonda yer alan deniz, gemi, Türk bayrağı, uzaktan görünen çadırlar dövüşçü ruhunu yansıtıyor. İç bordürün kenar kısımlarında “buta", “ay-yıldız" tasvirleri vardır. Ana bordürü süsleyen bitkisel motifler Karabağ halılarında sıksık rastladığımız kompozisyonlardır. Halının kenar bordüründe “zamane içre helli hak edib" mısraları dokunmuştur.

Diğer mısralar ise tahrif olunmuş biçimde, dakik dokunmamıştır. Belki de halıyı dokuyan kişiler alfabeyi bile bilmiyorlardı. Anlaşılan şu ki, bunlar halk kahramanlarının şerefine söylenmiş mısralardır. "zamane içre... mevcut etmiş seni yaratan, Enver"in adıyla düşmanın kalbi parçalanır, elinde kılıç, yıldırım gibi kılıçım aydınlat, çek allah-ü ekber nalesin, Allah'ın aslanı..."Halının kayıt numarası Ne 9392 olup, ölçü sü 210cm xl25cm., sıklığı 34x38-dir, havlı dokumadır, çözgüsü ve havı yün, atkısı pamuktur. Kullanılmış boyalardan kırmızı ve yeşil renkli olanı süni, kahve renkli olan ise koyunun yününün doğal rengidir. Son derece orijinal tarzda dokunmuş bu halı halk sanatının en parlak örneklerindendir. Olabilsin ki, bu süjeyi dokumacılar halı üzerine belirli bir resimden, fotoğraftan almış, ona kendi yaratıcılıklarını da ilave ederek Karabağ ruhunu, bedii halk dokumacılık tarzını eklemişlerdir. Yani renk uyumu, ana bordürü süsleyen güllerin sırayla dizilişi, çiçeklerin tasvir biçimi yerli ananelere bağlılıktan haber veriyor.

Halkımızın Türk komutanlarına olan büyük rağbetini kanıtlayan bir diğer dokuma ise Azerbaycan Milli Tarih Müzesinde korunmaktadır. Bu halı da Karabağ ekolüne aittir (Foto 14). Onun kayıt numarası N° 9471, ölçüsü 190cm xl 15 cm., sıklığı 31x42 olup, üzerinde 1320 hicri (1920 miladi) tarihi kaydedilmiştir. Bu halının kompozisyonu yukarıda bahsettiğimiz halının kompozisyonuna çok yakındır. Ara sahanın merkezinde askeri kıyafette türk komutanlarının tasviri verilmiştir. Bu arada halıda yer alan bedii kusurlar, tahrifler, ölçülerdeki dengesizliklerle birlikte, önemli bir detay vardır. Bu, halk sevgisidir. Dokumacı kadın halının baş köşesine yine de ay-yıldız ve sonsuz sevgiyi yansıtan "balama kurban" kelimelerini yazmıştır. Bu kelimeler yazı kurallarına uygun şekilde soldan sağa doğru değil, sağdan sola doğru dokunmuştur. Suretlerin tasvirinde gayri-profesyonellik, tahrifler dikkatten kaçmıyor. Fakat halk sanatına ait etmek istediğimiz "yanlış da bir nakıştır (desendir)" ifadesini hatırlatmak istiyorum. Türk ordu komutanlarına özel dokunmuş halı günümüz ve gelecek nesiller için iyi birer örnektir. Burada büyük Atatürk' ün şu sözlerini hatırlamamak mümkün değildir: "Tarihi yazmak, onu yaşatmak kadar önemlidir".

Kaynaklar

Turkish Handu’oven Carpets (1995), Catalog: No: 5. Republic of Turkey, Ankara.

Türk El Dokuması Halıları (1998), Katalog No: 3. T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara.

Şekil ve Tablolar