ISSN: 1301-255X
e-ISSN: 2687-4016

Candan Ülkü

Anahtar Kelimeler: Anamur, Anamur Müzesi, Çuval, Düz Dokuma

1. Giriş

Bu tebliğin amacı, Anamur Müzesi (Mersin) koleksiyonunda bulunan çuval örneklerini, teknik, motif, vb. yönlerden ele alarak incelemektir.

Çuvallar, Yörük kültürünün ayrılmaz parçalarından biridir. Göç önemli bir olgudur ve göç sırasında gereksinim duyulan eşyalar (kap kacak, giysiler vd.) yanda taşınmalıdır. Söz konusu olan taşıma sırasında çeşitli boyutlarda çuvallar dokunarak, taşınanların ne olduğu hemen anlaşılması sağlanır. Çuvalların dokunmasına özel önem verilerek, onların üzerlerinde yer alan nakışlarla anlamlandırılmıştır. Nakışlar, dokunan çuvalın hangi iş için (örneğin çeyiz için alaçuval gibi) kullanılacağını belirleyebileceği gibi, aileye ait simgeleri de gösteriyor olmalıdır. Çuval gereksinim duyuldukça dokunur. Günümüzde çeşitli materyallerden (jüt, sentetik malzeme vb.) hazırlanan ve dolayısıyla kolayca bulunabilen çuvalların artmasıyla, geleneksel çuval dokumacılığının yok olma ile yüz yüze olduğu düşüncesini doğurur.

2. Anam ur’un Coğrafi Durumu ve Tarihçesi

Anamur İlçesi, Mersin İli ne bağlı olup il merkezine 230 kilometredir. İlçe doğudan Aydıncık, kuzeyde Karaman li nin Ermenek İlçesi, batıdan Antalya İli nin Gazipaşa İlçesi ile çevrilidir. Türkiye'nin en güney noktalarından biri olan ilçenin güneyini ise Akdeniz çevreler.[1]

Geçmişi Antik Çağlara uzanan Anamur ilçesinin antik adı Anemurium'dur[2] ve ilçe adını da bu eski şehirden aldığı belirtilmektedir.[3] İö. 1. yüzyılda Romalıların Küçük Asya Eyaleti olan Kilikya bölgesi içinde kalan Anamur'da 4. yüzyıldan itibaren Bizans yönetimi başlar ve bu dönemde kent yeniden inşa edilir. Müslüman Arapların yöreye gelmeleri 8. yüzyılda Abbasi Halifesi Mansur Dönemi'ne rastlar. Anamur, 11. ve 12. yüzyılda önce Selçukluların, daha sonra da Karamanoğulları Beyliği'nin yönetimine girer, 1471 yılında da Fatih Sultan Mehmed'in komutanlarından Gedik Ahmed Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Osmanlı İdarî taksimatında, bazen kaza merkezi, bazen Selinti'nin (Gazipaşa) bir nahiyesi, bazen de Gülnar'ın bir nahiyesi olarak görülür. Osmanlı Tahrir Defterlerine göre Anamur, 1518 ve 1555 tarihli kayıtlara göre nahiyedir. 1584 kayıtlarında ise kaza olarak görülmektedir.[4]

Anamur 1846 yılındaki kayıtlara göre, Karaman Eyaleti[5] içinde yer almıştır. İçel Sancağı, 1870 yılında Anamur da Adana Eyaleti içinde yer alır.[6] Şimdiki şehir merkezine 1868 yılında taşman Anamur, 1869 yılında da kaza olur.[7] Anamur, 1933 yılına kadar merkezi Silifke olan İçel Vilayeti ne bağlı kalır. 1933 yılında ise 1924 yılında kurulan Mersin'in merkez olduğu İçel Vilayeti'ne bağlanmıştır.

3. Anam ur Müzesi

Müze, 1960 yılında Amerikalı ve Kanadalı arkeologların Anemurium antik kentinde başlattıkları kazılarda ortaya çıkan eserlerin sergilenmesi amacıyla yaptırılmış ve 1992 yılında da ziyarete açılmıştır.[8] Müze arkeoloji ve etnografya bölümlerinden meydana gelmiştir.

Alanya ve Silifke müzelerinden getirilen Anamur kaynaklı eserlerin yanı sıra Bakanlıkça kapatılan Erdemli Müzesi’nden getirilen eserler ve Anamur halkının katkılarıyla eser sayısı bugün 7000 adete yaklaşmıştır.[9]

4. Bir Düz Yaygı Türü Olarak Çuval

Çuval Farsça “cuwâl/cül : kaba kumaştan yapılmış torba” anlamına gelir[10] ve içinde yiyecek, giyecek vb. eşyalar saklamak ve taşımak amacıyla kullanılır. Çuvalların adlandırılmasında boyutu, kullanıldıkları yerler, taşıma şekilleri veya dokundukları yöredeki model isimleri belirleyici olmaktadır. Boyutuna göre adlandırmada, yörelere göre değişmekle birlikte, bel yüksekliğinde olanlarına "beldarî”, büyüklerine "haral (harar)”, küçüklerine ise, yine yörelere göre değişmekle birlikte "dimi”, "gireniz”, "seklem” vb. adlar verilir.[11] Çuvalların kullanıldıkları amaca göre de adlandırmada ise giysi çuvalları[12], un çuvalları vb adlar seçilir.[13] Yine, taşıma şekline göre "deve çuvalı”, "baş çuval” gibi isimler de verilir.[14] Bu çuvallar göç sırasında, belki değerli eşyalarla dolu olduğu ya da renkli olduğu için en öndeki deveye yüklenir ve "baş çuval" diye adlandırılır.[15]

Bekir Deniz, makalesinde Silifke çevresinde "ala çuval", "esvab çuvalı", "oturgun çuval", "altın tas çuval", "sındı kulpu çuval", "karagöz çuval” gibi adlar alır demektedir.[16]

Çadırda, evde yan yana konulduğunda veya çuval hayvan sırtına yüklendiğinde yük (denk) denir.[17]

Deniz'e göre, "Genellikle yün veya keçi kılından, iliksiz kilim tekniğiyle dokunur. Süslemesiz tek renkli ya da halk arasında "tahta-çıbık” gibi isimlerle anılan yatay veya dikey kuşaklarla süslenir. İçlerinde özellikle giyecek eşyası, (esvap) saklamak veya taşımak için dokunanları genellikle ilikli kilim, cicim, zili (sili) ve sumak tekniklerinden biriyle dokunur. İlikli kilim veya diğer tekniklerden biriyle dokunduğunda belirli yerleri süslenir. Diğer yerleri ise iliksiz kilim tekniğinde, düz dokunur".[18]

Dokumanın ön yüzüne, nazar değmemesi için desenler arasına, göz boncuğu, deve dişi vb. süslemeler dikildiği bilinmektedir.[19]

Çuvalların kenarlarına ise, kaldırmak ve çuvalın ağzını bağlamak için çarpana tekniğinde kulp (sap) dikilir.[20]

5. Katalog

Anamur Müzesi nin koleksiyonunda, 1987 - 2003 yılları arasında çeşitli yollarla gelen 26 adet çuval bulunmaktadır. Bu sayıya, 1985 yılında Bakanlıkça kapatılan Erdemli Müzesi nin koleksiyonunda yer alanlar ile Anamur'dan satın alma yoluyla koleksiyona katılan örnekler eklenerek ulaşılmıştır.















6. Anamur Müzesi’ndeki Çuval Örneklerinin Teknik, Malzeme ve Bezeme Özellikleri

6.1. Teknik ve Malzeme

Bekir Deniz'e göre: Çuvallar "iliksiz kilim" veya "ilikli kilim", "cicim", "zili" veya "sumak" tekniklerinden biriyle dokunabilir.[21] "Ala çuval" olarak bilinen giysi çuvalları ise genellikle desenli dokunur ve desenleri, "sumak", "atkı yüzlü cicim" veya "çözgü yüzlü cicim tekniği" ile dokunur.[22]

Bu tebliğ kapsamında ele alman örnekler, "iliksiz kilim" - "çözgü yüzlü motifli cicim" tekniklerinin dönüşümlü olarak dokunduğu gruba aittir. Yalnızca bir örnekte (E 506), çuvalın ağız kısmına kilim parçası dikilerek uzatıldığı dikkati çekmektedir. Bu örnek özel bir durumu göstermektedir.

Düz dokuma üzerine sumak ve cicim teknikleri ile geniş bir desen dünyasına sahip olan çuvalların çözgülerinde ve atkılarında tırlık (= pamuk ipliği), kıl ve yünler kullanılmaktadır.[23]

Geniş ana bordürler su denilen ince bordürlerle desteklenerek sınırlandırılmıştır. Bu örneklerin çoğunda bordür aralarında "goraf" denilen ve birbiri içine giren çok renkli zikzak düzende atkı yüzlü kilim dokuma motifleri tekrar edilmiştir.[24]

Çuvalların dikkati çeken bir detayı da kuşaklarıdır. Kuşaklar çarpana tekniklidir. Yan taraflara belli aralıklarla tutturulmuşlar. Çuvallardan daha uzun dokunarak (80 - 90 cm), kaldırma işlevlerinin yanı sıra bağlama işlevinin de bu yolla yerine getirildiği görülmektedir.[25]

Bu tebliğde ele alman çuvalların arka yüzleri keçi kılı ile dokunurken, ön yüzlerinin büyük bölümünü oluşturan nakışlar yün malzeme ile oluşturulmuştur.

Çuvalların boyutları birbirinden faklılık göstermektedir. 85 x 115 ve 75 x 110 cm boyutları tercih edildiği görülmektedir, ancak daha dar ve geniş olanları da vardır. Tek parça halinde dokunan çuvallar, uzun kenarların dikilmesiyle oluşturulmaktadır. Dip kısmında sağlamlaştırma amacıyla dikiş yapıldığı görülmektedir.

Giysi (esvap) çuvallarının arka yüzleri genellikle ön yüzlerinden daha uzun olarak dokunmakta ve fazla olan kısım ön yüz üzerinde birer kapak vazifesi görmektedir.[26]

6 2. Bezeme

Ele alman çuvallar Anamur Müzesi koleksiyonunda yer almaktadır. Bölgede daha önce yürütülen araştırmalarda görülen örnekler yayımlanmıştır. Böylece özellikle bezeme konusunda karşılaştırma yapmak için yeterli veri bulunmaktadır.

Dokumalarda kullanılan desenlerin kaynağı ve anlamı birçok araştırmacıya konu olmuş, bu alanda çeşitli bölge ve dokuma merkezlerinde araştırmalar yapılmıştır.[27] Dokuyanlara, dokuduğu deseni nereden aldığı sorulduğunda alman cevap çoğu kez aynıdır. "Anamdan gördüğüm, düşündüklerim, etrafımdaki eşyalar ve yaylam".

Çuvallarda yer alan nakışlar soyut konulardan, geometrik biçimlerden ve doğadan ilham alarak şekillendirilmektedir. Zengin bir bezeme programı ile karşı karşıya kalındığı açıktır.

Motifler dokuyanlardan bilgi edinilememesi ve Anamur Müzesi ndeki eserlerin farklı kaynaklardan / yörelerden sağlanmış olması nedeniyle adlandırılmamıştır. Anadolu'da farklı dokuma merkezlerinde benzer motiflerle karşılaşılır ve her birinin yöresel adları bulunmaktadır. Ancak aynı motifin yöreden yöreye farklı adlandırabildiği de bir gerçektir.

Ele alınan 15 çuval içinde en sık karşılaşılan bezeme öğesi sekizgen (Foto 16., Şek 1.) bir madalyondur.[28]


Çuval desenleri arasında yörede deve tabanı adı verilen desen çok sevilerek dokunmuştur. Yıllar önce günlük yaşamın önemli ihtiyacını karşılayan develerin ayak tabanı sekizgen formda dokumalara motif olarak aktarılmıştır. Sekizgen formların aralarında kalan üçgenlerin içine geometrik şemada deve motifleri karşılıklı yerleştirilmiştir. Desende uygun boşluklara göz motifleri de muhtelif büyüklüklerde yerleştirilmiştir. Deve tabanlı desenler dokümanlara cicim tekniğinde dokunmuştur. Motif alanlarının dışı kilim tekniğinde ve çoğunlukla renkli bantlar halindedir.

7. Değerlendirme ve Sonuç

Hilmi Dulkadir göçerlerin dokumaları konusunda şöyle yazmaktadır: "Konar - göçer hayatta, akşam konaklanarak sabah yürümek topoğrafik nedenlerle taşıma araçları at, dev eve eşekle sınırlanmıştır. Dolayısı ile tüm eşya ve ihtiyaç bu duruma uygun biçimde doğup gelişmiştir. Eşyanın hammaddesi, yaşantının sürdüğü tabiat şeridi üstündeki bitki, hayvan ve diğer doğal diğer maddeler bağımlı kalmaktadır”.[29]

Yörük kadını çuvalları ıstar adlı tezgâhta dokur: Ala, kara ve ak çuval. Kara çuvala keçi kılı, koyun yünü, ak çuvala yiyecekler, ala çuvala da allı güllü giyecekler koyar. Ev eşyalarının korunmasında ve taşınmasında kullanılan ala çuval, genç kızların çeyiz eşyası arasında baş sıralarda gelir.[30]

Bir anlamı olmalı ala çuvalı baştan aşağı desenleyen geometrik yanışların (motiflerin). Bu sorunun yanıtını, lohansen'in kitabında buluyoruz:

"Nakışı meydana getiren pekçok motif vardı. Bu motiflerin şeklini ve isimlerini kadmlar ezbere bilirdi. Alaçuvalın desen kompozisyonunun merkezini oluşturan motif göl, kenarındakiler ise onun suyu olarak adalndırılırdı. Desenin bütünü içinde aşiretlerin adını yansıtan yanış'lar (motif) vardı. Bu tür motifler ... köken olarak ait olduğu aşirette kullanılır, fakat ... aşiretlerarası evlilikler nedeniyle başka yerlerde de görülürdü”.[31]

Anamur Müzesi nde saklanan 26 çuval örneği bize dokuyanların dünyasını yansıtmaktadır. Ala çuval veya kızıl ala olarak isimlendirilen giysi çuvalları, üzerinde desenlerin yoğunlaştığı, diğerlerinden daha süslü ve renkli olanlardır. Bu düz dokuma türü, dokuma teknikleri, zengin motif dünyası, renkler vd. alanda pek çok detay yer aldığı bir evreni gösteriyor. İşlevlerine göre isim ve desenleri üzerinde taşıyan çuvallar Mersin dokumalarının zengin bir grubunu oluşturur.

Kaynaklar

Böhmer, Harald (2004), Nomaden in Anatolien, Remhöb-Verlag, Ganderkesee.

Çakmakoğlu, Alev (1998), "Mersin'in Alaçuvallan", Kültür ve Sanat Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, s. 66-69.

Çelik, Şenol (1994), Osmanlı Taşra Teşkilatında İçel Sancağı, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul.

Deniz, Bekir (2000), Türk Dünyasında Halt ve Düz Dokuma Yaygıları, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayını.

Deniz, Bekir "Tekstil Ürünlerini Saklamada Kullanılan Halı ve Düz Dokumalar", e-dergi. atauni. edu.tr/index. php /gsfd/ article/viewFile/3 221/3111.

Dulkadir, Hilmi (1997), İçel de Son Yörükler Sarıkeçililer, Mersin.

Erdal, İbrahim (1998), XIX. Asır Sonlarında İçel Sancağı Anamur Kazası, Pamukkale Üniversitesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Denizli.

Gazel, Ahnet Ali (2007)," Sicill-i Ahval Defterlerine Göre OsmanlI Dönemi'nde Görev Yapan Anamurlu Memurlar", AÜ. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 32, Erzurum, s. 203 - 213.

Johansen, Ulla (2005), 50 Yıl Önce Türkiye'de Yürüklerin Yayla Hayatı, (çev. M. Poyraz), Ankara.

Kundak, Fatma Yelda (1998), İçel Dokumacılığı, Marmara Üni. Güzel Sanatlar Enst. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Nişanyan, Sevan, "Çuval", Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, www.nisanyansozluk.com/? k=çuval

Onuk, Taciser vd. ( 1998a), Tarsus El Sanatları, Ankara.

Onuk, Taciser vd. ( 1998b) İçel El Sanatları, Ankara.

Önder, Mehmet (1999), Türkiye Müzeleri, Ankara: T. İş Bankası Yayını.

Pekin, Ersu (1975), "Yörük Çuvalları", Sanat Dünyamız, Yıl 2, Sayı 5, Eylül, s. 14 – 17

Powel, Josephine (1998), "The Persistenceof CertainDesigns in Anatolian Nomad Storage Sacs", Karatepe'deki İşık, (Halet Çambel’e Sunulan Yazılar), İstanbul.

Reinhard, Ursula (1977) "Silifke Yöresi Dokumaları", /. Uluslar arası Türk Folklor Kongresi Bildiriler, V. Cilt-Etnografya, Kültür Bakanlığı, Folklor Dairesi Yayını 22, Ankara, 1977, s. 241 - 250.

Salname-i Vilayet-i Adana, 1312,

Soysaldı, Ayşen (1998), "Tarsus Köy ve Yaylalarından Kilim ve Çuval Örnekleri", Dünden Bugüne Tarsus Sempozyumu Bildirileri, 25-26 Aralık 1998, Tarsus: Berdan Tarih ve Kültür Varlıklarını Koruma Vakfı Yayını, s. 213-242.

Soysaldı, Ayşen - Sarnesar, Katayoun (2007), "İran - Şahseven Dokumaları ile Türkiye Yörüklerinin Alaçuval ve Heybe Dokumaları Arasındaki Teknik ve Desen Benzerlikleri", Uluslararası A ya ve Kuzey Afrika Çalışmaları, 2007, Ankara (38. ICANAS): debimiz.blogspot.com/2009_06_0 l_archive.html

Şemseddin Sami (1306), Kamûsü'l-Âlâm, I, İstanbul.

Umar, Bilge (1993), Türkiye'deki Tarihsel Yer Adları, İstanbul.

Kaynaklar

  1. Yardımlarından dolayı Anamur Müzesi Müdürü Ramazan Peker ile Arkeolog Murat Kalas'a teşekkür ederim. / A.A. Gazel," Sicill-i Ahval Defterlerine Göre Osmanlı Dönemi'nde Görev Yapan Anamurlu Memurlar", AÜ. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi'32, /Erzurum, 2007), s. 204 - 205.
  2. Rivayete göre, bölgeye gelen insanlar Anamur burnuna kestikleri bir hayvan etini asarlar, bir hafta sonra geldiklerinde etin kokmadığını görünce buraya "rüzgârlı burun" ismini vererek yerleşirler. Bkz. 1. Erdal, XIX. Asır Sonlarında İçel Sancağı Anamur Kazası, Pamukkale Üniversitesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Denizli, 1998, s. 73. Umar ise, Anemurium adının Helen dilindeki "rüzgâr" anlamına gelen Anernos sözcüğünden tüıetildiği, "rüzgârlı yer" gibi bir anlamı bulunduğu izleniminin yanlış olduğunu ve adın aslının Luwi dilinden "Annimura" olduğu güçlü bir olasılık olduğunu belirtmektedir. A. B. Umar, Türkiye'deki Tarihsel Yer Adları, İstanbul 1993, s. 72.
  3. Salnamen Vilayet d AdanaA312, s. 64; Şemseddin Sami, Kamûsü'l Alâm, I, İstanbul, 1306, s. 402.
  4. Ş. Çelik, Osmanlı Taşra Teşkilatında İçel Sancağı, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, 1994, s. 10.
  5. A.A. Gazel, agm., s. 205.
  6. A.A. Gazel, agm., s. 205 - 206.
  7. A.A. Gazel, agm., s. 206.
  8. Müzenin açılış tarihi 1993 olarak da belirtilmektedir: Önder, M., Türkiye Müzeleri, T. İş Bankası Yayını, 1999 s. 323 - 324.
  9. Anamur Müzesi ve Ören Yerleri, www.kultur.gov.tr/TR/belge/l-40657/eski2yeni.html
  10. S. Nişanyan, "çuval", Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, www.nisanyansozluk.com/?k=çuval
  11. B. Deniz, "Tekstil Ürünlerini Saklamada Kullanılan Halı ve Düz Dokumalar", e-deigi.ataimi.edii.tr/ index.php /gsfd/aıticle/viewFile/322 1/3 1 1 1, s. 2.
  12. Giysilerin konduğu çuvala, "ala çuval", "esvab çuvalı", "psad çuvalı", "sırt çuvalı", "hurç", "denk", "oturgun çuval", "harda çuval", "karçın" gibi isimler verilir. Geline çeyiz olarak da verilebilen bıı çuvalların içine çamaşır konulur. Esvab çuvalları olarak adlandırılırlar ve tahıl veya un taşımak için yapılmış çuvallardan daha süslüdür. Süslemesi ya da çok renkli görünmesinden dolayı halk arasında genellikle ala çuval adıyla bilinir. Çift dokunan bıı çuvallar "gelin çeyizini", "giyeceklerini" sakladığı ya da taşıdığı sandık yerine kullanılır: B. Deniz, agm., s. 2.
  13. B. Deniz, Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Yaygıları, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara 2000, s. 86.
  14. B. Deniz, agm., s. 2
  15. B. Deniz, agm., s. 3. Ayrıca bkz: U. Reinhard, "Silifke Yöresi Dokumaları", /. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildiriler, V. CiltEtnografya, Kültür Bakanlığı, Folklor Dairesi Yayını 22, Ankara, 1977.
  16. B. Deniz, agm., s. 3. Ayrıca bkz: Uısula Reinhard, agm, s. 246.
  17. B. Deniz, age., s. 87
  18. B. Deniz, agm. s. 2.
  19. B. Deniz, agm. s. 2.
  20. B. Deniz, agm. s. 2.
  21. B. Deniz, agm., s. 2.
  22. B. Deniz, age., s. 86.
  23. F.Y. Kundak, İçel Dokumacılığı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enst. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1998, s. 18
  24. A. Soysaldı - K. Sarnesar, "İran - Şahseven Dokumaları ile Türkiye Yörüklerinin Alaçuval ve Heybe Dokumaları Arasındaki Teknik ve Desen Benzerlikleri", Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları, 2007, Ankara (38. ICANAS): debimiz.blogspot. com /2009_06_01 _arch ive. htm I
  25. F. Y. Kunsak, age., s. 18.
  26. F. Y. Kunsak, age., s. 18.
  27. T. Ontık vd., Tarsus El Sanatları, Ankara, 1998a, T. Ontık vd. İçel E Sanatları, Ankara, 1998 b, A. Çakmakoğlu, "Mersin'in Alaçuvallan", Kültür ve Sanat Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, 1998, s. 66 - 69; I. Powel, "The Persistence of Certain Designs in Anatolian Nomad Storage Sacs", Karatepe'deki Işık, (Halet Çambel'e Sunulan Yazılar), İstanbul, 1998; H. Böhmer, Nomaden in Anatolien, Remhöb-Verlag, Ganderkesee, 2004; A. Soysaldı, "Tarsus Köy ve Yaylalarından Kilim ve Çuval Örnekleri", Dünden Bugüne Tarsus Sempozyumu Bildirileri, (25-26 Aralık 1998), Berdan Tarih ve Kültür Varlıklarını Koruma Vakfı Yayını, Tarsus, s. 213-242.
  28. Karşılaştırma için : T.Onuk vd., içel E Sınatları, Ankara, 1998, s. 306.
  29. H. Dulkadir, İçel'de Son Yörükler Sarıkeçililer, Mersin, 1997, s.81.
  30. H. Dulkadir, age., s. 82.
  31. U. Johansen, 50 Yıl önce Türkiye'de Yürüklerin Yayla Hayatı, (çev. M. Poyraz), Ankara, 2005, s. 147. Ayrıca bkz. H. Dulkadir, age., s.82.

Şekil ve Tablolar