1.GİRİŞ
Narh defterleri, İhtisap Kanunnameleri, Mahkeme sicilleri, gezginlerin seyahatnameleri ve benzeri kayıtlar Anadolu’daki zengin kumaş sanatı hakkında fikir vermektedir. Bu kumaşlara dokundukları yere, şahıs isimlerine, kullanılan malzemeye, dokuma tekniklerine vb. göre çeşitli isimler verilmiştir. Dokuma tekniğine göre adlandırılan tafta ise, saray kadınları ve varlıklı kimseler tarafından çok tercih edilen; bir kısım belgede hafif olarak nitelenmiş ipekli bir kumaş türüdür. İstanbul’un fethinden sonra Miras Bölüm defterlerinde tafta dokuyanlar için “taftacı”[1] şeklinde dokumacılara verilen isimler yer almaktadır.
Bugünde kullandığımız bir kumaş adı olarak tafta adına dünya literatüründe de birçok belgede rastlamaktayız. Örneğin; Tafta kumaşına İtalya Batı kilise ve saray hazine envanter defterlerinde XIV. ve XV. yüzyıllarda Lucca menşeli tafatta/tafetta (tafta) isimleri ile karşımıza çıkıyor.[2] Bunun dışında 1460 Bursa mahkeme sicilleri’nde, 1502 tarihli İstanbul İhtisab Kanunnamesi’nde, 1516 Uzun Hasan Kanunu’nda Erzincan Kemah ilçesi için ilgili kayıtlarda[3] , 1640 tarihli narh defterlerinde tafta kumaş ismine yer verilmiştir. [4]
XVIII. yüzyıl sonunda İstanbul’u ziyaret eden bir seyyah, İstanbul’daki imalathane ve fabrikalarda üretilen kumaşlar arasında tafta kumaşlarından da bahsetmektedir.[5] Yüzyılın en önemli kumaş imalathanesi olan Hereke fabrikasında da[6] dokunan kumaşlar arasında tafta kumaşın varlığı da bilinmektedir. Geçmişte ve günümüzde halen tafta ismi ile bilinen bu kumaş üzerine detaylı bir araştırma yapılmadığı görüşüyle, bu çalışmada tafta kumaşının tarihi gelişimi, kelime kökeni, çeşitleri ve özellikleri üzerinde durulması amaçlanmıştır. Ayrıca ulaşılabilen XX. yüzyıl başına ait olduğu düşünülen üç tafta ürünün teknik analizleri yapılarak kumaş kimlik özellikleri tespit edilmiştir. Günümüzde tafetta (tafta) kumaşı adı altında kumaşlar satılmaya devam ettiği için araştırma XIV. – XX. yüzyıl arasındaki olduğu bilgisi yer alan tafta kumaşlar ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada tafta kumaşların XX. yüzyıl öncesindeki örnekleri ile XXI. yy. örneklerinin kıyaslanabilmesine olanak sağlayan betimlemelere dayalı tarama ve analiz yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmanın ilk bölümünde tarama yöntemiyle tafta kelimesinin kavramsal çerçevesi desteklenmiştir. İkinci bölümünde ise betimleme yöntemi ile müzede ulaşılan örnekler ele alınmıştır.
2.TAFTA KELİMESİNİN ANLAMI
Farsça (şekil 1) täfte “dokunmuş” anlamına gelen tafta kelimesinin eski metinlerde kullanılan şekli ise tafte’dir. [7] Tafta kelimesi Rusça, Romence, Sırp-Hırvatça olarak komşu dillere de geçmiştir.[8] Fransızca taffetas, İtalyanca taffeta, İspanyolca tafetán şeklinde bilinmektedir.[9] , [10] İngilizce’de taffatie, Bengal’de taffeta, Hollanda’da armosijnen kelimesi genellikle ipeksi ve parlak kalitede ince bir kumaşı ifade etmektedir.[11] Türk Dil Kurumuna göre ise “bir tür sert, ipekli kumaş” olarak tanımlanmaktadır.[12] Tafta kelimesinin ülkelerdeki anlamlarına bakıldığında bazı yerde dokunmuş bazı yerlerde ise kumaşın inceliği kalınlığı ifade eder şekilde karşımıza çıkmaktadır. Diğer yazılı kaynaklardaki tanımlarına bakılacak olunursa;
Eski Türk Kumaşları Kılavuz Kitabı’nda tafta: “dokuma zamanımıza kadar devam edegelmiştir”, vale: “İnce baş örtülülük ipekli bir kumaştır. İnceliği nisbetinde elastikiyeti vardır. Halk arasında vala adı verilmiştir”.[13] Karşılaştırmaya olanak vermeyen bir tanımla yer almaktadır.
Türk Giyim Kumaş ve Süsleme Sözlüğü’nde tafta: “tafte, Azeri-Farisi isim, ipekli bir kumaş adı; Fransızcaya taffetas okunuşu tafta şeklinde geçmiştir, ince ipekli kumaş”, vala: “İpekli baş örtüsünün adı; sim dilimize Farsçadan alınmış yüksek, yüce anlamında vâlâ kelimesinden bozmadır.[14] İnce-yüce gibi sözcüklere dayalı yorum yapmak gerekse de, dokumacılıkta ince bir kumaş görüntüsüne karşılık olduğu bilinir. Kumaş ince olarak kast edildiğinde, gramajının az olduğu ancak yumuşak ya da sert bir dokuya sahip olduğu tam anlaşılamamaktadır. Bu tanımlar farklı anlamları iyi ifade edemediği için bir karşılaştırma yapmak mümkün değildir.
Tekstil terimleri sözlüğü’nde tafta: “1.Bezayağı örgülü, sık dokulu, sert yapılı, hışırtılı ipekli kumaş. Çözgüsünden daha kalın ve sık atkı kullanılarak çözgü ribsi etkisi yaratılır. Çözgü ve atkısında zıt renkler kullanılan janjanlı türleri vardır. Tarihleri çok eskilere dayanır. İlk kez Çin’de dokunmuştur. 2.Pamuk ve yün dokumacılığında bezayağı denilen örgü türünün ipekli dokumacılığındaki ilk adı”, vala:1.İpekli ince başörtüsü, 2.el tezgahında dokunan yünlü kumaş”, vale: İpekli kumaşların dokunduktan sonra tafta ayarında pişirilmiş olanları, ince baş örtülük”.[15] Buradaki birinci tanımın kumaş kalitesi olarak taftayı en iyi özetleyen tanım olduğu düşünülmektedir.
İpek Osmanlı Dokuma Sanatı kitabı’nda tafta: “İngilizce taffeta yüzer atkı veya çözgüler nedeniyle çizgili bir yüzeyi olan düz dokuma ipekli kumaş”.[16] Ribs örgüsünden dolayı kumaş yüzeyinde atkı yönünde yollar oluşmaktadır. Burada renkle desen yapmak amacıyla yapılan çizgi efektinden söz edilmediği görüşündeyiz.
Dünden Bugüne Anadolu’da Kumaş Dokuma Sanatı Kitap bölümü’nde Tafta: “Çözgü tellerinin azlığına göre gruplanan bu kumaşlar, hafif ipeklilerdir”.[17] Bazen hafif, bazen ince sözcüğü ile ifade edilen belli bir örgü, yumuşaklık ele geliş ve ağırlığı kast ederek nitelenmektedir.
Tarih dergisinde yayınlanan kumaş adları ile ilgili makalede tafta: “İnce ipekli, parıldayan bir kumaştır” vale: “İnce ve kaygan başörtüsü kumaş”, vâlâ: “1.el tezgahlarında siyah yünden dokunan kalın ve aynı zamanda ensiz kumaşa, Yozgat ve Kastamonu’da verilen ad, 2.Erzurum, Kars ve Urfa’da ipekli başörtüsü, 3.ekseriyetle iki renkli olup, elbiselik olarak kullanılan ince ve kıymetli bir cins dokuma kumaş”.[18]
Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi’sinde tafta: “1.Tekstil dokuma işlemlerinde kullanılan basit bir tip örgü armürü, 2. Bu tip armüre pamukta veya yünde bezayağı adı verilmektedir. 3. ipekle dokunmuş, sert, hışırtılı bir kumaş türünün adı. Buradaki üç numaralı tanım ile kumaşın temel belirli özelliğinin altının çizildiği görülmektedir. tafte: sıfat olarak 1.bükülmüş, katlanmış, 2. Parlak, ışıltılı, 3. Yanık, yanmış”. [19]
Sanat Ansiklopedisi’nde tafta: “Elbise ve bazı döşemelerde kullanılan, sık dokunmuş, ince ve parıldayan ipekli kumaş. Eskiden bundan kadın çarşafı yapılırdı”. [20]
Ahmet Vefik Paşa Lehce-i Osmânî’de tafta: “Bükülmüş, ipekten yapılmış kumaş, canfes”.[21]
Türk Kumaş Sanatı kitabı’nda tafta: “Bezayağı örgüyle dokunur. Parlak taftaların ilk muciti ise Lyon’lu dokumacı (XVII. yy.) Octavio May adlı bir ustadır”.[22]
The Trading World of Asia and the English East India Company: 1660-1760 kitapta taffetas: “17. ve 18. yüzyılda Bengal ve Kasimbazarda yeniden ihracatı sağlanan iyi kaliteli ipekli kumaş”.[23]
Notes on Hand-WeavingTechniques in PlainandFiguredTextiles’dataffeta: “bezayağı dokuma örgüsü”[24] olarak ifade edilmektedir.
Türkülerde ise “Feracesi yosmanın yanar dönerli tafta, davet etsem gelir mi mesireye bu hafta”, bir başka çocuk oyunu türküsünde ise “tafta tafta biz geliyoruz bu hafta, ineğimiz doğurdu, adı olsun Fatma” [25] şeklinde yer verilmiştir.
Yabancı kaynaklarda pamuk, yün, keten gibi kumaşlarda kullanılan bezayağı örgüsü, ipekli kumaşlar için tafta şeklinde özel bir tanım olarak kullanılmıştır. Yazılı kaynaklardan tafta kumaşın vale ve canfes[26] gibi farklı yapıdaki kumaşlar ile birlikte tanımlandığı görülmektedir. Bununla birlikte taftanın tok, valenin ince tülbent türü ince bir kumaş olarak ifade edilmesi ise çelişkilidir. Kaynaklardaki söylemlerden ve analizi yapılan kumaşlardan yola çıkılarak tafta kumaş; bezayağı örgüsü ile dokunan, dokunduktan sonra genellikle herhangi bir ısıl işlem görmeyen, çözgüsü ve atkısı ipek olan tok, gösterişli bir kumaş çeşidi şeklinde tanımlanabilir. Tafta’da çözgü ve atkının iplik yapısının benzerlik göstermesi, bükümünün daha fazla olması, dokuma sonrasında bir işlem görmemesi ise kumaşın yapısal belirleyicileri olan kalite unsurlarıdır.
3.TAFTA ÇEŞİTLERİ
Bazı geleneksel kumaşlarda dokunduğu ülke kumaşın önüne sıfat olarak eklenerek menşei belirtilmiştir. Yanında hiçbir sıfatı olmayan tafta; yerli, Frengî tafta; Avrupa malı, Daraî tafta ise; Doğu malı anlamına gelmektedir. Zaman içerisinde yabancı ülkelerden gelen kumaşlarında aynıları ülke içerisinde de dokunduğundan şehrin adı ile birlikte yine ilk adını korumaya devam etmiştir.[27] İran’da dokunan taraklı ikat kumaşlar için darayi[28] terimi kullanıldığı bilinmektedir. Kelime kökeni açısından her iki kelimenin de Farsçadan türediği göz önünde bulundurulursa Daraî’nin doğuyu işaret ettiği düşünülebilir. Tabi ki her iki kumaşın desenlerdirme, boyama ve dokuma tekniği özelliği açısından birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır.[29]
Yerli olarak XV. yüzyılda; miskîka vafe (tafta cinsi), yekta tafta, al tafta, miskî tafta, Şam taftası, güvezî tafta, sürmai tafta, XVI. yüzyılda; çifte tafta, üsbürk tafta, Şam taftası, güvez tafta, sipez taftası, neyru tafta, üsbirk Bursa taftası, yekta tafta, XVII. yüzyılda; Şam taftası, Halep taftası, Bursa taftası. Bu adlar incelendiğinde, güvezi ve sürmai gibi rengine bağlı adlandırma, Şam gibi dokunduğu şehir adı ile, ağızlıkta ya da gücü gözünde çift çözgülü, tek çözgülü olduğuna dair adlandırma gibi taftanın çeşitleri görülmektedir.
Bu çeşitlerine benzeyen, biraz daha kalın dokunmuş olabileceği düşünülen melton ve sultanî isminde iki çeşidi daha bulunduğundan söz edilse de bu kumaşların tafta ile kalite benzerliği olduğuna dair veriye henüz rastlanmamıştır. Fiyatları bakımından tafta kumaşlara yakın yerli ve yabancı kumaş isimleri ise şu şekildedir; Venedik haresi, müdeccel hare, Halep darası, telli darayi, Acem darası, Şam darası, müdeccel darayi. Bu isimler dışında yazılı kaynaklarda; kimi renk, kimi iplik özelliği, yüzeyde görsel hareket (hare gibi) dayalı hareli tafta, bürümcük taftası, Borlu isberek taftası, Manisa isperek taftası, Manisa nar taftası, dûhezârî çifte tafta, tafta sencef, asumanî tafta isimleri de yer almaktadır.[30]
Yazılı belgelerden bu kadar çeşit ve yaygın dokunduğu bölge olması çok fazla miktarda tafta kumaşı dokunduğunu düşündürmektedir. Çünkü; tafta kumaşlar kullanıldığı renklere, dokunduğu yere, kalitelerine, yerli olup olmamalarına göre çeşitli isimler ile anılmaktadır. İsimlere bakıldığında bu kumaşların daha çok yerli olarak dokunduğu ve fazla ithal edilmediğini söylemek mümkündür. Kumaş çeşitleri arasında üsbürk, üsbirk, isberek, isperek ile melton, meton, metun isimleri kendi aralarında benzerlik göstermektedir. Bunun çeviri sırasındaki harf farklılıklarından kaynaklı olduğu düşünülebilir. Öte yandan tafta kumaşlarda iplikteki büküm, kaliteyi oluşturan önemli bir unsurdur. Ancak bürümcük taftası ile Anadolu’da yer alan bürümcük kumaşı karıştırılmamalıdır.[31] Muhtemelen bürümcük taftasında ipliğin diğer kumaşlara göre daha fazla bükümlü ve ipliğin sert bir tutumu olduğu kastedilmekledir.
Sultan II. Bayezid emriyle 1502’de “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa”[32] ismiyle yayınlanan Kanun ile tüm esnafın üretimde uyması gereken standartlar belirlenmiş olduğunu öğreniyoruz. Dünyanın ilk tüketici kanunu olma özelliği bakımından önemli olan bu fermanda tafta ve vale kumaş çeşitlerinin dokunması sırasında uyulması gereken kuralların nasıl belirlendiği görülmektedir.
Vale; çözgüsü 1600 tel olan atkısı bükümlü kumaş, müferrak vale; çözgüsü 1600 telli olan atkısı altınla karışık ve bükümlü kumaş, musannaf vale; çözgüsü 2200 telli olan eni diğer vale türlerinin dörtte biri eksik olan kumaş, çifte tafta; 1800 telli katlı çözgü yada çift kat iplikli, eni beş çeyrek gireh[33] (51 cm) olan kumaş, dühezâri tafta; çözgüsü 2000 telli eni beş çeyrek gireh (51 cm) olan kumaş, yekta tafta; çözgüsü 1600 telli tek katlı çözgü iplikli olan kumaş, sultanî kırmızı; çözgüsü 2200 telli olan genellikle kırmızı dokunan kumaş, meton; çözgüsü 3600 telli eni yarım arşın[34] bir çeyrek (35,06 cm) olan kumaş şeklinde tanımlanmaktadır.[35] Bu tanımlardan çözgü sayısı en yüksek olan meton denilen kumaş olduğu görülmektedir. Aynı zamanda 2 vale, 4 tafta ve 2 farklı isimde benzer kalitede kumaşların dokunduğu anlaşılmaktadır.[36] Bu kapsamda metonun taftadan farklı bir kalite olduğu öngörülebilir. Kalite farklılığı olan çeşitler eğer kumaş eni aynı olduğu var sayılırsa çözgü sayıları ol farklı kalite de olduğu ön görülmektedir.
“Taftacıların çifte dokuması için gereken tafta şeridini zaman zaman bulamadıkları için malzeme sıkıntısı çektiği oluyordu. Bu konuyla ilgili bir mahkeme kaydında çifte tafta şeridi bulamadıkları için malzeme gelene kadar sade tafta dokumalarına izin verilmesi istiyorlardı.”[37] Buradaki şerit’ten kasıt dokuma tezgahlarında top çözgü kullanıldığından dokunacak kumaşların boyu (zira) ve çözgü tel sayısına göre şerit halinde hazırlanarak top yapılmaktadır (bir tür kalba)[38] .
Bu isimler dışında yazılı kaynaklarda İngiliz taftası ismine rastlanılmıştır. Bu kumaş çeşidi ise “Zamklı tafta, yaş pansumanların üzerini kaplamak için kullanılan su geçirmez sargı bezi, ilaçlı tafta, taftadan yapılmış ilaçlı plaster”[39] şeklinde tanımlandığı göz önüne alındığında pamuklu olduğu ve sağlık alanında kullanılan B1/1 örgülü bir bezi ifade ettiği söylenebilir. Burada tafta sözcüğünün örgünün adı olduğunu düşünülmektedir. Kaynaklarda rastlanan ipekli dokumalarda ise sert parlak değişik kullanım alanları olan bir kumaştan söz edilmektedir.[40]
4.TAFTA KUMAŞLARDA TEMEL ÖZELLİKLER
4.1.Renk Özellikleri
Bursa taftalarının sarı, yeşil, mavi renkte, kırmızı, al ve güvezi olduğu; ordu için en çok kırmızı ve yeşil taftanın kullanıldığı, giyim kuşamda ise daha çok siyah tafta kullanıldığı[41] göz önüne alındığında neredeyse ana renkler ve siyahtan oluşan bir tafta boyamacılığından söz edilebilir.
4.2.Kullanım Alanları
Kanunname-i İhtisab-ı Bursa’da tafta kumaşın kullanım alanı “altınlı takkeye tafta kumaşına astar dikilirdi, şehrin dışında Türklüğe giden kadınların takke astarı dülbent, şehirli kadınlarınki de yekta tafta kumaşından olurdu”[42] şeklinde tarif edilmektedir. Buradan hareketle, astar olan ile üst kumaş olarak kullanılan taftada farklılık olabileceği düşünülebilir. Bu fark iplikten ya da sıklıktan kaynaklanabilir.
Yazılı kaynaklarda ise kadın elbisesi, sedir örtüsü, perde, çadır (Fotoğraf 1- 2 -3), tafta kavuk, ferace, torba, döşemelik XVII. yüzyıl ortalarına ait Manisa Şer’iyye Sicilinde yer alan bir Tereke defterinde tafta kuşak, 1840’tan sonra yapma çiçek yapımında ve Osmanlı Sarayında İbrişim ile işlenmiş tafta çarşaf[43] olarak kullanıldığından bahsedilmektedir. Giyim kuşamdan ve ev tekstilinden sonra en çok ordu ve donanmada bayrak yapımında kullanıldığından söz edilmektedir.[44] Özellikle Osmanlı döneminin en parlak devirlerinde donanmanın ipekten tafta kumaşları yelken bezi olarak kullandığı bilinmektedir. Bunlar dışında Topkapı sarayında tafta kumaşlardan kesilerek dikilmiş çorap örnekleri bulunmaktadır.[45]
Kullanım alanlarına bakıldığında hem giyim hem ev tekstili olarak ve mekân kaplama hatta çorap gibi çok özel kullanım alanı olduğunu söylenebilir. Çok çeşidin olması kumaşın yapısal farklılığı olabileceğini düşündürmektedir. Bu durumda ortak özelliğin çift bükümlü ipek çözgü ve ipek atkı ile bezayağı örgü temel alınmış diyebiliriz. Ağızlıkta çift iplik ise ribsi işaret etmektedir. Birim ağırlık olarak farklı olduğu ancak ipliğin özelliği ile diri bir kumaş oluşu ile açıklanabilir.
Bu bağlamda tafta kumaşların kullanım alanlarının çizelgesi Tablo 1’de sunulmuştur.
4.3.Teknik Özellikleri
1502 Kanunname-i İhtisab-ı Bursa’da çifte tafta’nın 1800 tel, dühezari tafta’nın 2000 tel, yekta tafta’nın 1600 tel, vale’nin 1600 tel, musannaf vale’nin 1800 tel, müferrak vale’nin 1600 tel, sultani’nin 2200 tel, meton’un 3600 tel çözgü ile dokunduğu kumaş çeşitleri kısmında bahsedilmişti. Değişik adları olan taftaların teknik özelliklerinin farklı olduğu söylenebilir. Yalnız burada bahsedilen fark kumaşın rengi ve eni vb değil, sıklık ve çözgü sayılarındaki farktır. Dolayısıyla kalitelerine göre farklı isimler ile anılmaktadır.
XVII. yüzyılda İtalyan ve Fransız ipeklileriyle rekabet halinde olan Hindistan’da rakip ürünlere karşı olumlu bir şekilde karşılaştırılabilmesi için Kanunname-i İhtisab-ı Bursa’ya benzer şekilde kontrol talimatları gönderildiği görülmektedir. Buna göre KasimBazar’da iyi, orta ve düşük kalitede üç tip tafta dokunmaktadır. İyi kaliteliler için 2100 çift katlı çözgü, orta kaliteliler için 1400 çift katlı çözgü, düşük kaliteliler için 1400 tek katlı çözgü kullanılmakta ve buna göre fiyatlandırılmaktadır.[52] Osmanlı döneminde tafta kumaşların da kalitelerine göre âlâ (en iyi kalite) ve edna (düşük kalite) olarak iki grupta altında dokunduğu görülmektedir. [53]
Kumaş eni aynı olduğu düşünülürse kumaş sıklığı farklı olacaktır. İyi ve orta kalitede çift bükümlü iplik olduğu kesinlik kazanmakta tek kat iplikle olan ise muhtemelen astar olarak kullanılanlar olduğu öngörülebilir.
Yazılı kaynaklarda tafta kumaşlara dokunduktan sonra pürüzünün yatırılması için el ayası ile yüzeyine zamk sürüldüğünden bahsedilmektedir.[54] Ancak bahsi geçen fermanda çifte tafta için dokunurken çözgü tel sayılarında eksiltme yapıldığı, bu nedenle tokluğunu kaybeden kumaşın daha sert yapı kazanması için zamk sürüldüğüne de değinilir. Dolayısıyla fermanda yüzeye sürülen zamkın hile amaçlı olduğu ve kumaşa tokluk sağlamak amacıyla kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Yazılı kaynaklarda taftada çözgü ve atkı sıklıkları eşit olduğundan dolayı sert ve dayanıklı bir kumaş olduğu,[55] ipliklerinin birkaç katlı bükülerek istenilen kalınlıkta dokunabildiği de kayıtlarda geçer. İncelenen örneklerde dikkate alındığında çözgü ve atkı sıklıklarının birbirlerine çok yakın olması bu bilgileri doğrular niteliktedir.[56]
Araştırma kapsamında AHBV Üniversitesi Ülker Muncuk müzesi envanter kayıtlarında yer alan tafta kumaştan yapılmış uçkur, bohça ve şapka örneklerine ulaşılmıştır (Fotoğraf 4). Bu üç ürünün teknik analizleri yapılarak çizelge halinde Tablo 2’de sunulmuştur.
1560 tarihli (92:128) Bursa Mahkeme Sicilleri’nde tafta kumaşının boyunun 120 zirâ’ (81,6 m)[57] - 180 zirâ’ (122,4 m) olduğu, valenin ise 120 (81,6 m) -130 (88,4 m) zirâ’ dokunduğuna rastlanmıştır.[58] Envanter kayıtlarına XX. yüzyıl olarak kaydedilen üç örnek içerisindeki Fotoğraf 4a.’da uçkur olarak yer alan kumaşın kenar örgülerinden 25 cm ende dokunduğu görülmektedir. Fotoğraf 4b’de yer alan bohça taftanın eninin ise fazla olması dikkat çekicidir. XVI. yüzyıl kumaş örneklerinin dar enleri göz önünde bulundurulduğunda, XX. yüzyılda daha geniş ölçülerde tafta kumaşların üretilebildiği görülmektedir.
Kumaşta sıklık ve 40-60 cm kumaş eni düşünülerek hesap yapılarak toplam çözgü teli hesaplanabilir[59]. Eldeki kumaşın eni boyu gramaj için önemli ancak iplik numarası ve sıklık bize kumaşın kaliteye ve görüntüsü hakkında bilgi vermektedir. İplik numarasının çözgü atkı sıklığı belirlemede önemli rol oynadığı unutulmamalıdır.
5.DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Yazılı kaynaklarda tafta kumaşın genellikle vale ve canfes kumaşı ile benzetildiği görülmektedir. Tafta kumaş ipek iplik ve bezayağı örgü ile dokunduğu için benzerlik olduğu düşünülmektedir. Ancak tafta diğer iki kumaştan farklı özelliklere sahiptir. Bu doğrultuda yapılan incelemeler sonucunda tafta kumaş; tarihi gelişim, örgü türü, renk, kullanım yeri, kalitesi, dokuma sonrası gördüğü işlemler açısından şu şekilde değerlendirilmiştir:
Tarihi gelişimi bakımından; yazılı kaynaklara bakıldığında hem taftanın hem de valenin XIV-XV. yüzyılda isimlerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Canfes’in ise XVIII. yüzyıldan sonra ismine yazılı kaynaklarda rastlanılmaktadır. Bu bakımından tafta ve vale bezayağı örgüyle dokundukları için kaynaklarda daha çok birlikte yer almaktadırlar.
Kullanım yeri bakımından; tafta kumaşlar çorap, kavuk, takke, kuşak, elbise, ferace, gelinlik, kaftan gibi giysilik, çarşaf perde, sedir örtüsü gibi ev tekstili ve torba, çadır gibi taşımacılık ve mekân tekstili olarak kullanım alanları bulmuştur. Bunlar dışında donanmada bayrak ve yelken bezi olarak dış mekân ve mimari tekstillerde de tercih edilmiştir (Tablo 1). Canfes kumaşlar ile çorap ve yelken bezi olarak kullanılmaları bakımından benzerlik göstermektedirler. Şu şu bakımdan benzer olduğu için
Örgü türü açısından; tafta kumaşlar yabancı kaynaklarda dahil olmak üzere dokuma örgüsünden dolayı bu ismi almaktadır. İncelemesi yapılan Tablo 2 Örnek 1 ve Örnek 3’teki kumaşların zemininde en temel örgü türü olan bezayağı hakimdir. Analizi yapılan Tablo 2 Örnek 2’de yer alan bohçanın dokuma örgüsü ise Dimi olarak tespit edilmiştir. Bu örneğin muhtemelen parlak ve tok görüntüsünden dolayı envanter defterine tafta kumaş şeklinde kayıt edildiği düşünülmektedir.
Ayrıca 1559 Bursa Mahkeme Sicilleri’nde tafta kumaşlarda takviye altın ipliğinin kullanıldığından bahsedilmektedir. Bezayağı örgüsü ile dokunan vale kumaşlarda altın atkı takviyeli (müferrak vale) örnekleri olduğu göz önünde bulundurulursa her iki kumaş türü benzerlik göstermektedir. Canfes kumaşlarda ise bezayağı dokunan örnekler bulunduğu gibi atkı ribsi, ilave çözgü ve atkı ipliği ile dimi örgülerinin kullanıldığı örnekler bulunmaktadır. Bu bakımdan tafta, hem vale hem de canfes kumaşlardan ayrılmaktadır.
Motif ve kompozisyon özelliği bakımından; tafta ve vale kumaşlar genellikle düz renkte dokunmaktadırlar. Altın takviyeli örneklerinin desenli dokunmuş olduğu düşünülmektedir. Canfes kumaşlarda genellikle astar olarak tercih edildiklerinden düz dokunan örnekleri bulunmaktadır. Ancak tafta kumaşı, ekoseli ve fitilli örnekleri bulunan canfes kumaşlardan ayrılmaktadır.
Hammadde açısından; tespit edilen örneklerin çözgü ve atkı ipliklerinin hammaddesi ipektir. Vale kumaş örneğine ulaşılamadığı için kesin bir şey söylenememekle birlikte kaynaklarda çözgüde ve atkıda ipek kullanıldığından bahsedilmektedir. Ayrıca yukarıda bahsedildiği gibi bazı örneklerde atkıda altın kullanıldığı bilgisi yer almaktadır. Canfes kumaşlar da ipek ile dokunmuştur. Kullanılan hammadde özellikleri bakımından üç kumaş da bu nedenle benzer gibi ifade edilmiştir.
İplik numarası açısından; incelenen kumaşların Tablo 2’de yer alan Örnek 1 ve Örnek 2’de çözgü ve atkı ipliklerinin birbiri ile aynı özellikte olduğu, Örnek 3’te ise atkı ipliğinin çözgü ipliğinden daha kalın olduğu tespit edilmiştir. Canfes kumaşlarda çözgü iplikleri atkı ipliklerine göre çok incedir. Atkı iplikleri ise bazen çözgü ipliklerine yakın ince, bazen de katlı iplikler kullanılarak kalın atılmıştır. Bu nedenle iki kumaşta kullanılan iplik özellikleri birbirinden farklılık göstermektedir.
Renk açısından; tafta kumaşlarda mor, sarı, yeşil, mavi, kırmızı, güvezi, yeşil, bordo renkleri ve siyah kullanıldığı bilinmektedir. Canfes kumaşlarda sarı, mor, yeşil, kırmızı, pembe renklerinin tercih edildiği görülmektedir. Her iki kumaş tercih edilen renk özellikleri ile benzer sayılabilir.
Kaliteleri açısından; Yapılan teknik analizler sonucunda tafta kumaşlarda santimetre karede kullanılan çözgü ve atkı iplik sayılarının birbirine çok yakın olduğu görülmüştür (çöz.sık/at.sık). Canfes kumaşlarda ise çözgü sıklıkları, atkı sıklıklarının neredeyse 2 katıdır. Bu nedenle yazılı kaynaklarda da ifade edildiği gibi tafta kumaşlar canfes kumaşlara göre daha toktur. Dolayısıyla daha diri bir kumaş yapısı hakimdir.
Dokuma sonrası işlemler açısından; yazılı kaynaklarda tafta kumaşların dokunduktan sonra pişirilmedikleri, vale kumaşların ise dokunduktan sonra pişirildikleri için birbirlerinden ayrıldıkları bahsedilmektedir. Canfes kumaşının dokunduktan sonra apreleme işlemi için ısıl işlemlere tabi bırakıldığı bilinmektedir. Bu özelliği bakımından tafta kumaş hem vale hem de canfes kumaştan ayrılmaktadır.
Tafta kumaşın diğer iki kumaştan farklılıklarını görebilmek için yapılan bu değerlendirmeler Tablo 3’de özetlenmiştir.
Sonuç olarak çözgü ve atkının aynı iplik yapısında oluşu, sıklığın çok yakın olması ve iplik bükümünün kumaşta sert tok diyebileceğimiz bir dirilik sağlaması, dokumadan sonra başka bir işlemle yumuşatma ya da sertleştirme yapılmaması, tüm diriliğin iplik, örgü ve dokuma yapı kalitesinden oluşması ile taftayı tanımlamak mümkündür. Bu kumaş çeşidi günümüzde rayon (suni ipek) ve naylon karışımı hammaddeler ile dokunmaya devam etmekte ve daha çok piyasada abiye, gelinlik, astar olarak kullanılmaktadır. Bunun dışında tanınmış tekstil markalarında tafetta (tafta) ismi ile mont, yağmurluk yapımında tercih edildiği görülmektedir.
KAYNAKÇA
Amanjani, Salimeh. “Bir Çözgü Boyama-Desenlendirme Tekniği Olarak “İkat” ve Çağdaş Uygulaması”. Sanatta Yeterlik Tezi, Marmara Üniversitesi, 2018.
Arseven, Celal Esad. Sanat Ansiklopedisi, Cilt IV. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1975.
Atalayer, Günay. “Dünden Bugüne Anadolu’da Kumaş Dokuma Sanatı”, Türk Kültüründe Sanat ve MimariDergisi, (1993):41-72.
Atasoy, Nurhan; Denny, Walter B.; Mackie, Louise W.; Tezcan, Hülya. İpek Osmanlı Dokuma Sanatı, İstanbul: TEB İletişim ve Yayıncılık, 2001.
Ayverdi, İlhan. Misalli Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul: Kubbealtı Lugatı, 2011.
Bizbirlik, Alpay. “Tereke Kayıtlarına göre 17. Yüzyılın Ortalarında Manisa Ailesinin Sosyo-Ekonomik Durumu”, Tarihin Peşinde, 4 (2010): 25-42.
Carbognan, Cosimo Camides. 18. Yüzyılın Sonunda İstanbul.Çev. Erendiz Özbayoğlu, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1993.
Cenkmen, Emin. Osmanlı Sarayı Kıyafetleri, İstanbul: Türkiye Basımevi, 1948.
Chaudhuri, Kirti N. The Trading world of Asia and the English East India Company: 1660-1760, New York: Cambridge University Press, 1978.
Chaudhuri, Susil. Trade and Commercial Organisation in Bengal, with Special Referencetothe English East India Company 1650-1720, (Doctor of Philosophy). The University of London, 1969.
CIETA. Notes on Hand-Weaving Techniques in Plain and Figured Textiles, France: Centre International D’etude Des Textiles Anciens, 1987.
CIETA. Vocabulary of Technical Terms Fabric, France: Centre International D’etude Des Textiles Anciens, 2006.
Dalsar, Fahri. Bursa’da İpekçilik, İstanbul: İÜ Yayınları, 1960.
Ekşi, İrem, Arıkan. “Estetik Açıdan Lampas Kumaşın Yapısal Bir İncelemesi”. Sanatta Yeterlik Tezi, Marmara Üniversitesi, 2014.
Ergür, Atilla. Tekstil Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2002.
Gök Çatalkaya, Ebru. “Geleneksel Canfes Kumaşı”, Tekstil, Moda, Sanat, Tasarım Sempozyumunda Sunulan Bildiri, İstanbul, Kasım 19-20, 2020.
Gönül, Macide. “Eski Dokumacılık ve Yurdumuzdaki Gelişimi I”, Türk Folklor Araştırmaları, 217. (1967): 4499-4503.
İnalcık, Halil. Türkiye Tekstil Tarihi Üzerine Araştırmalar, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2008.
Karaağaç, Günay. “Türkçenin Komşu Dillere Verdiği Giyim Kuşam Kültürüyle İlgili Kelimeler”, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, 5 (1998): 361-387.
Kılıçoğlu, Safa; Araz, Nezihe; Devrim, Hakkı. Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi, Cilt 19, Sabah, 1990.
Kılıçoğlu, Safa; Araz, Nezihe; Devrim, Hakkı. Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi, Cilt 4. Meydan Gazetecilik ve Neşriyat Şirketi Yayınları, 1992.
Koçu, Reşad, Ekrem. Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, İstanbul: Doğan Kitap., 1.Baskı, 2015.
Kütükoğlu, Mübahat. S. Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul: Enderun Kitabevi, 1983.
Öz, Tahsin. Türk Kumaş ve Kadifeleri I. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1946.
Özbel, Kenan. El Sanatları III, Eski Türk Kumaşları. Kılavuz Kitaplar IX. CHP Halkevleri Bürosu, 1948.
Özen, Mine, Esiner. “Türkçe’de Kumaş Adları”, Tarih Dergisi, Fatih Sultan Mehmed’e Hatıra Sayısı 33. (1982): 291-340.
Salman, Fikri. “Türk Kumaş Sanatında Görülen Geleneksel Kumaş Çeşitlerimiz”, Sanat Dergisi: Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 6. (2004):13-42.
Salman, Fikri. Türk Kumaş Sanatı, Erzurum: Atatürk Üniversitesi, 2011.
Sami, Şemseddin. Kâmûs-ı Türkî (Latin harfleriyle).Hazırlayanlar: Raşit Gündoğdu, Niyazi Adıgüzel, Ebul Faruk Önal. İstanbul: İdeal Kültür, 2017.
Yatman, Nurettin. Türk Kumaşları, Ankara: Ankara Halkevi Neşriyatı, 1945.
Yücel. Yaşar. Osmanlı Devlet Düzenine Ait Metinler V. 1640 Tarihli Es’ar Defteri Metnin Türk Harflerine Çevirisi ve Değerlendirilmesi, Ankara: Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Basımevi, 1982.
Tezcan, Hülya. Atlaslar Atlası – Pamuklu, Yün ve İpek Kumaş Koleksiyonu, İstanbul: Yapı Kredi Koleksiyonları, 1993.
Tezcan, Hülya. Osmanlı Sarayının Çocukları Şehzadeler ve Hanım Sultanların Yaşamları, Giysileri, İstanbul: Aygaz Yayınları, 2006.
Tezcan, Hülya ve Özpınar, Berna. Şadiye Ulusoy Koleksiyonu Katalog, ITTC, İstanbul, Kasım 4-6, 2015.
Tezcan, Hülya. Bursa’nın İpeklisi (Tarihi, Ticareti, Pamukluları ve İpeklileriyle Ünlü Bursa), Bursa: Bursa Kültür A.Ş. 2017a.
Tezcan, Hülya. Kutsal Mekanlarda Kutsanmış Örtüler, İstanbul: Masa Yayınları, 2017b.
Toparlı, Recep. Ahmet Vefik Paşa Lehce-i Osmânî, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000.
TSE 1502 Sultan II. Bayezid tarafından yürürlüğe konulan Dünyanın bugünkü manada ilk standardı Kanunname-i İhtisab-ı Bursa. Türk Standartları Enstitüsü, Erişim 05 Ocak, 2021 https://www.tse. org.tr/IcerikDetay?ID=547
Türk Dil Kurumu Sözlük, Erişim 05 Ocak, 2021 https://sozluk.gov.tr