1. Giriş
Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı I. Alâeddin Keykubad, Mimar Bedreddin Gevhertaş’ı Afyonkarahisar Kalesi’ni onarması için görevlendirmiş, onarım sonunda açılış için birçok emir, naip ve bilgin davet edilmiştir (M.1233). Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’de davetliler arasında yer almıştır. Mevlânâ Afyonkarahisar’a oğulları Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi ile gelmiştir.[1] Mevlânâ’nın 17 Aralık 1273 tarihinde vefatından sonra Sultan Veled bir süre Afyonkarahisar’da kalmış ve bu sırada kızı Mutahhare Hatun’u, Germiyanoğlu Savcı Bey’in oğlu Umur Bey ile M.1276 yılında evlendirmiştir.[2] Mutahhare Hatun’un oğlu Hızır Şah Paşa Afyonkarahisar’da mevlevîliği sistemli bir şekilde yayma faaliyetini gerçekleştirmiştir.[3] Mevlânâ’nın yedinci göbekten torunu olan; Dîvânî Mehmet Çelebi, Dîvâne Mehmet Çelebi, Semâî Mehmed Çelebi gibi çeşitli adlarla anılan Sultan Dîvânî, mevlevîlikte Afyonkarahisar’ı ikinci merkez haline getirmiştir. Sultan Dîvânî’nin M.1440-1550 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir.[4] Konya’dan sonra en önemli âsitâne, Afyonkarahisar Mevlevîhânesi’dir. Âsitâneler okul hüviyetindedir. Mevlevîliğe girenler burada eğitim görmüştür.[5] Mevlevîhâne ahşap inşa edildiği için muhtelif zamanlarda ortaya çıkan yangınlardan etkilenerek yeniden yapılmıştır. Mevlevîhâne iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda cami, caminin içinde Sultan Dîvânî ve 11 kişinin sandukasının yer aldığı türbe, semâhane bulunmaktadır. Bahçede matbah-ı şerif (Mutfak), derviş hücreleri, hâmûşân denilen mezarlık ve bir şadırvan yer almaktadır.
Cami ve mevlevîhâne, Afyonkarahisar Belediyesi tarafından onarılmış, mevlevîhâne kısmı, 30 Aralık 2008 yılında “Sultan Dîvânî Mevlevîhâne Müzesi” adıyla açılmıştır. Müzede bir sergi salonu, Mevlevilerin “Matbah” adını verdikleri mutfak, dergahta en yüksek mertebeye ulaşmış dervişin oturduğu “Postnîşin Odası”, 1001 gün çile dolduran, dede ve hücrenişin ünvanını alan “Hücrenîşin Odası”, Mesnevi’nin anlamını açıklayarak okuyan “Mesnevihan Odası” ve yazıcının kullandığı “Hattat Odası” bulunmaktadır.[6] Odalarda mevlevîlerin günlük hayatı canlandırılmış, iç mekan düzenlemesinde dergaha ait eşyalar; ibrik, kazan, rahle, keçe yaygı, halı, düz atkı yüzlü dokuma, çeşitli örtü ve işlemeler sergilenmiştir. Mevlevîhâne’de bulunan yıpranmış bazı tekstiller onarılmış bazı eserler ise çerçevelenerek ya da cam bölümlere alınarak korunmuştur. Müzede sergilenen eserlerin yanı sıra caminin içinde yer alan dival işlemeli pûşîdeler ve pûşîde levhaları, sandukaların ön yüzünü örtmek için kullanılan bohçalar mevlevîhânenin zenginliğini yansıtmaktadır.
Örtülerin işlenmesinde kullanılan dival işi tekniğinin uygulanması tecrübe gerektirmektedir. İşlemenin yüzeyinde kalan iplik malzemelerinin altın, gümüş ve çeşitli madenlerden olması, işlemelerin kıymetini artırmış, çeyize, kullanılan mekâna verilen değerin bir göstergesi olmuştur. Dival işi eserlerin saklanmasında ve sergilenmesinde müzeler önemli rol oynamaktadır. Afyonkarahisar Sultan Dîvânî Mevlevîhânesi ve Müzesi’nde sergilenen eserlerin envanter bilgileri bulunmamaktadır. Araştırmanın başlığının “Afyonkarahisar Sultan Dîvânî Mevlevîhânesi ve Müzesi’nde Bulunan Dival İşlemeli Örtüler” olarak belirlenmesinde ki amaç, burada bulunan eserlerin envanter bilgilerinin oluşturulması, konu ile ilgili çalışma yapacak araştırmacılara kaynak sağlanmasıdır.
Prof.Dr. Örcün Barışta 1997 yılında V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi’nde sunduğu “19- 20yy. Yazılı Bezemeli Türk İşlemeleri İstanbul Hanedan Türbelerinden Pûşîde ve Pûşîde Levhalarından Örnekler” başlıklı bildirisinde, pûşîde levhası ve pûşîdeleri konu alan yayınların azlığından bahsederek pûşîde levhalarının tarihi bilgi verdiğini, Afyonkarahisar Mevlevi Camisi’nde bulunan pûşîdelerin çok değerli olduğunu belirtmektedir. Yine Barışta, 1999 yılı basımlı “Osmanlı İmparatorluğu Dönemi Türk İşlemeleri” kitabında, Osmanlı dönemi işlemelerinde tuğra ve sikke motiflerinin dikkat çeken bir grubu oluşturduğunu, bu işlemelerin içinde Afyonkarahisar Mevlevi Camisi’nde bulunan pûşîde levhalarının seçkin örnekler arasında yer aldığını yazmıştır. Burada sergilenen dival işi eserlerin ayrıntılı bilgilerinin yazılı kaynaklarda yer almaması nedeniyle Pûşîde ve pûşîde levhalarının ve sanduka örtüsü olarak kullanılan bohçaların boyutları, malzemeleri, işleme tekniği, renk, bezeme konularının kayıt altına alınması önemlidir ve araştırmanın alana katkı amacını oluşturmaktadır.
2. Materyal ve Yöntem
Araştırma Karahisâr-ı Sâhip Sultan Dîvânî Mevlevîhânesi ve Müzesi’nde sergilenen dival işlemeli örtüler olarak sınırlandırılmıştır. Karahisâr-ı Sâhip Sultan Dîvânî Mevlevîhâne Cami’si ve Müzesi’nde bulunan dival işi pûşîde levhası, pûşîde ve dival işi bohçaların sayısı:
Sandukalarda; 2 adet pûşîde levhası, 2 adet pûşîde, 9 adet bohça bulunmaktadır.
Müzede; 1 adet pûşîde levhası, 1 adet pûşîde, 15 adet bohça olmak üzere toplam 30 adet örtü bulunmaktadır. 30 adet örtü incelenmiş, fotoğraflanmış, boyutları ölçülerek, malzeme, teknik ve bezeme özellikleri tespit edilmiştir. Pûşîde ve pûşîde levhalarının üzerinde bulunan yazılar okunmuş, envanter bilgileri oluşturulmuştur. Makalede dival işi örtülerin genel değerlendirmesi yapılarak 3 adet pûşîde, 3 adet pûşîde levhası, 5 adet sanduka önüne örtülen bohça örneklerine ayrıntılarıyla yer verilmiştir.
Araştırmada alan araştırması yönteminin yanı sıra konu ile ilgili literatür taraması yapılmıştır. Kitap, makale, bildiri, tez, katalog, sözlük gibi kaynaklar taranarak elde edilen bilgiler, alanda elde edilen bilgilerle birleştirilerek araştırma zenginleştirilmiştir. İşleme ve Karahisâr-ı Sâhip Sultan Dîvânî Mevlevîhânesi ve Müzesi ile ilgili bilgiler veren kitaplar, makaleler, tezler, bildiriler taranarak makale desteklenmiştir.
Makalenin sonuç kısmında Karahisâr-ı Sâhip Sultan Dîvânî Mevlevîhânesi ve Müzesi’nde bulunan örtülerin durumları değerlendirilmiş, korunmasına yönelik önerilerde bulunulmuştur.
3. Bulgular
3.1. Sanduka Örtüleri ve Bohçalar
Afyonkarahisar Mevlevîhânesi’ne her dönemde devlet büyükleri tarafından saygı gösterilmiş, bakımı ve onarımı için bütçe ayrılmış ve çeşitli hediyeler gönderilerek önemi vurgulanmıştır. Caminin türbe kısmında ve müzede üç adet pûşîde levhası ve pûşîde dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki günümüzde müze kısmında sergilenen M. 1849 tarihinde Sultan Abdülmecid tarafından hediye edilen yeşil kadife üzerine gümüş sırmalı sanduka levhası ve örtüsüdür (Fotoğraf 10-11). Diğeri M. 1894 tarihinde Sultan II. Abdülhamit tarafından gönderilen kırmızı kadife üzerine dival işi, altın sırma ile işlenmiş sanduka levhası ve örtüsüdür (Fotoğraf 12). Bu örtünün, M. 1894 tarihli Hüdavendigar Salnamesi’nde “Hazine-i Hassa-ı Şahânece” özel yaptırıldığı belirtilmektedir.[7] Üçüncü sanduka levhası ve örtüsü, M. 1912 tarihi işlenmiş Sultan Mehmet Reşat’ın yeşil kadife üzerine dival işi gümüş sırma işlemeli hediyesidir[8] (Fotoğraf 13). Bu üçüncü örtü hediye edildiğinde, Sultan Dîvânî’nin sandukasında bulunan II. Abdülhamit’in hediyesi kırmızı örtü Abâ Pûşî Mehmet Bâlî Çelebi’nin sandukasına örtülmüş, Sultan Reşat’ın gönderdiği örtü Sultan Dîvânî’nin sandukasına geçirilmiştir. Günümüzde bu iki örtü sandukaların üzerinde bulunmakta ancak yeşil kılıfın altında muhafaza edilmektedir. Üç pûşîde levhasına ve pûşîdeye benzer yazılar işlenmiştir.
Türbede bulunan sandukaların üzerini örtmek için kullanılan örtülere merkat örtüsü, pûşîde ve pûşîde levhası denilmiştir. Merkat Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde; mezar, kabir tanımıyla yer almaktadır.[9] Pûşîde; sanduka örtüsü, pûşîde levhası ise sandukanın baş ucuna iliştirilen levhalardır.[10] Levha ise; bir yere asılmak üzere yazılmış yazılardır.[11] Sandukalar mezarın üst kısmında bulunan ahşaptan yada mermerden yapılmış sembolik lahitlerdir. Afyonkarahisar Mevlevî Camisi’nin türbe kısmında bulunan sandukaların ön yüzlerini örtmek için dival işlemeli bohçalar kullanılmıştır (Fotoğraf 1-2).
3.2. Örtülerde Kullanılan Malzemeler, Uygulanan Dival İşleme Tekniği ve Boyutları
Puşîde levhalarında ve puşîdelerin ön yüzünde kadife, astarında pamuk ve keten kumaş kullanılmıştır. Bohçaların işleme yapılan ön yüzünde atlas, kadife, orta ve dışta bulunan astarlarda pamuk, keten kumaş tercih edilmiştir (Fotoğraf 3).
İşlemelerin motif ipliklerinde sim, sırma, işlemenin altından devam eden ipliklerde ipek, pamuk, floş kullanılmıştır. Sim; gümüş, gümüş taklidi sırmadan veya maden telden, sîm-ü zer; gümüş ve altından ipliklerdir. Sîm-keş, sîm-keşân; haddeden gümüş tel çekenler, sırma işleyicileridir. Sîm-keş-hâne; sırma tel işlenilen yerdir.[12] Çeşitli madeni pul, boncuk, tırtıl gibi süsleme gereçleri işlemelerde kullanılarak bezeme zenginleştirilmiştir.
Puşîdelerde, puşîde levhalarında ve bohçalarda görülen işlemeler; çoğunlukla kumaşın üzerinin iplikle kapatılmasıyla oluşturulan “Dival işi” olarak tanımlanan işlemenin iğne tekniğidir. Dival işi tekniğinde sim veya sırma yüzeyde kalırken, altta pamuk, ipek gibi iplikler yer almaktadır. Üst iplik alttan, alt iplik üstten görünmemektedir.[13] İşlemenin düzü ve tersi farklı görünmektedir. Tersinde kalan görüntünün kapatılması ve işlemenin daha sağlam olması için dival işlemeli kumaşların arkasına astar geçirilmektedir. Puşîdelerin işlemesinde genellikle mukavva, sert olmayan meşin ve bazen pamukla dolgu yapılmaktadır. İplik olarak, metal bükümlü iplikler kullanıldığı gibi yardımcı malzeme olan harç ile süslemelerin artırıldığı görülmektedir.[14] Dival işine; Maraş işi, sırma işi, sırma işleme, mıhlama gibi isimler verilmektedir.[15] (Fotoğraf 4)
Dival işi; desenin altı çiriş otunun köklerinin kurutulup toz haline getirilmesiyle elde edilen yapıştırıcı sürülmüş karton ile kabartılmakta, möhlüke denilen özel bıçak ile karton desene göre oyularak hazırlanmaktadır. Bu karton işlenecek kumaşa yapıştırılarak gerilmekte ve kumaş, cülde adı verilen özel tezgahta sıkıştırılmaktadır. Kumaşın üstünde çok katlı sim yada sırma, altta ise başka yürüyen iplik karşılıklı tutturularak işleme gerçekleştirilmektedir.[16] Alttan yürüyen ipliğin çabuk kopmaması için üzerine balmumu sürülerek kuvvetlendirilmektedir.[17] Dival işinin düzgün görünmesi için motifin içinde kalan malzemenin kabarık kalacak şekilde düzenli ve sıkı sarılması gerekmektedir.[18]
Dival işi tekniğinde sarma; düz sarma, yarmalı sarma, verev sarma, kabartma sarma, delikli sarma uygulandığı gibi pesent, balıksırtı, aplike, ve yardımcı iğne teknikleri olan; tırtılla sarma yapma, kum tırtıl yapma, pul dikme, inci dikme uygulanmaktadır.[19] (Fotoğraf 5-6-7)
Dival işi uygulanmış kumaşların güzel görünmesi için kenar temizleme teknikleri kullanılmaktadır. Kenar temizleme teknikleri, kullanılan kumaş cinsine, kullanım alanına göre değişmektedir.[20] Karahisâr-ı Sâhip Sultan Dîvânî Mevlevîhâne Cami’si ve Müzesi’nde bulunan örtülerin kenar temizliğinde, kıvırarak baskı dikişi, bastırılan kenar üzerine sim iplik ile tığ danteli ve firkete oyası uygulanmıştır.
Puşîde levhalarının boyutu; 98 cm X 122 cm, 100 cm X 130 cm arasında, pûşîdelerin boyutu ise; 200 cm X 350 cm, 200 cm X 360 cm arasında değişmektedir. Bohçaların boyutları; 95 cm X 95 cm, 80 cm X 80 cm, 82 cm X 88 cm, 82 cm X 92 cm, 87 cm X 90 cm, 85 cm X 110 cm, 115 cm X 115 cm, 110 cm X 140 cm arasında tespit edilmiştir.
3.3. Örtülerde Kullanılan Renk, Motif ve Kompozisyonlar
Puşîde levhalarında ve puşîdelerde koyu yeşil, açık yeşil, kırmızı kullanılmıştır. Bohçaların zemininde yeşil, lacivert, bordo, kırmızı, mor, açık pembe ve krem rengi tercih edilmiştir. Bohçaların orta astarında krem, yeşil, pembe, dış astarında; mavi, mor, pembe, krem rengi kullanılmıştır.
Dival işi, gerçekçi bir üslûpla doğanın işlemelere motif olarak aktarılmasına olanak tanımaktadır. Bu nedenle bitkisel motifler zengin çeşitliliğe sahiptir.[21] Örtülerde kullanılan motifler arasında gül, lale, küpe çiçeği, mine çiçeği, yıldız, asma dalı, yaprağı ve sarmaşığı gibi bitkisel bezemeler yer almaktadır (Fotoğraf 8). Bu bitkiler tek, demet halinde, yada vazoda, saksıda gösterilmiştir. Palmet ve rumiler de kullanılmıştır. Nesneli bezemeler arasında püskül, fiyonk haline getirilmiş kurdele, vazo, saksı, geometrik motifler ve geçmeler kullanılmıştır.
Puşîde levhalarının kompozisyon düzenlemesinde yazılı bezemeler dikdörtgen çerçeveler içine yerleştirilmiştir. Puşîde levhaları ve puşîdeler’in kompozisyonları sandukaların biçimlerine göre hazırlanmaktadır.[22] Mevleviliğin sembollerinden olan destarlı sikke motifi, levhanın alın kısmına yerleştirilerek içi hat yazısı ile süslenmiştir. Sikke; deve tüyü renginde, üst kısmı alt kısmına göre hafif daralan, silindir şeklinde, Mevlevilerin kullandığı bir başlıktır. Şeyhler sikkelerinin alt kısmına yeşil bir örtü sarmış buna da “Destar’ı Şerif ” yada “Destarlı Sikke” adını vermiştir.[23] Sandukanın üst yapısının oval olması nedeniyle kenar suyu oval yerleştirilmiş, puşîdelerin etek kısmına yakın tek sıra, çerçevesiz yada iki sıra halinde çerçeve içine sure veya beyit işlenmiştir. Puşîdenin orta kısmı serpme motiflerle doldurulduğu gibi boş bırakılan düzenlemeler de mevcuttur. Puşidelerin etrafını kenar suyu dolanmaktadır.
Sandukaların ön yüzünü yada üstünü örtmek amacıyla kullanılan bohçaların kompozisyonu genellikle orta merkez, köşe motifleri ve kenar suyu düzenlemesine sahiptir. Merkeze daire, oval yerleştirilen motiflerin ara boşluklarını kopma çiçekler doldurmaktadır. Bohçaların kenar suyunu geometrik ve bitkisel motifler oluşturmaktadır (Fotoğraf 9).
3.4. Sanduka Örtülerinden Örnekler
Fotoğraf 10 ve 11’de görülen örnek, Osmanlı Padişahı Abdülmecit tarafından, Sultan Dîvânî’nin sandukasında kullanılmak üzere hediye edilmiştir. Levha camlı çerçeve içinde pûşîde ise camlı vitrin içinde sergilenmektedir. Pûşîde levhasının boyutu 98 cm X 122 cm, pûşîdenin boyutu, 160 cm X 200 cm’dir. Pûşîde ve pûşîde levhası yeşil kadife üzerine dival işi tekniği ile işlenmiştir. İşlemede gümüş sırma kullanılmış ve örtü onarım görmüştür. Levhanın kompozisyon düzenlemesinde mevlevîliğin sembolü olan sikke içinde: “Lâ ilâhe illallah Fe a’lemü Muhammedün İnnehû Rasûlullâh”, “Bil ki Allah birdir, Muhammed onun elçisidir”, altında Yunus Suresi’nin 62. Ayeti “Elâ inne evliyâ Allâhu Lâ havfün‘aleyhim velâhüm yahzenûn “Haberiniz olsun Allah’ın velîleri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır” ve “Düstûr yâ Hazret-i Sultan Dûvânî”, tarih R. 1265 (M. 1849) yazmaktadır.[24] Yan örtüde Zümer Suresi’nin 53. Ayeti “İnnallahe yağfir’uz- zunûbe cemîan innehû hüve-el ğafûr-ur rahîm”, “Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar, çünkü o, bağışlayandır, merhamet sahibidir” işlenmiştir.
Fotoğraf 12’de yer alan örnek, Sultan II. Abdülhamit tarafından Dîvânî’nin sandukasında kullanılmak üzere hediye gönderilen pûşîde levhası ve pûşîdesidir. Levhanın boyutu, 98 cm X 122 cm, pûşîdenin boyutu 200 cm X 350 cm’dir. Kırmızı kadife üzerine dival işi, altın sırma ile işlenmiştir. Sultan Reşat’ın dergaha yeni bir örtü göndermesi üzerine Dîvânî’nin babası Abâ-Pûş Bâlî Çelebi’nin sandukasına geçirilmiştir. Pûşîdenin talik yazılarını Cafer Kiramî Efendi hazırlamıştır.[25] Levhada “Fa’lem ennehû La İlahe illallah Muhammedü’r-Rasûlullâh”, “İyi biliniz ki Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed 47/19”, Hz. Muhammed (S.A.S.) Allah’ın peygamberidir, Fetih 48/29”, “Elâ inne evliyâ Allâhu lâ havfün ‘aleyhim velâhüm yahzenûn”, “Allah’ın velî kulları için korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır”, “Destûr yâ Hazret-i Sultan Dîvânî”, “Bâver bekün ki ber serem âyed eger Mesîh derdi ki yâdigâr-ı tu dârem devâ küned”, “Mesih bile baş ucuma gelse senden armağan olan derdime deva eder sanma.”, Sene R. 1310 (M. 1894) yazmaktadır. Pûşîde’nin yan yüzünde Zümer Suresi’nin 39/53. Ayeti “İnnallahe yağfir’uz- zunûbe cemîan innehû hüve-el ğafûr-ur rahîm”, “Deki: Ey nefislerinin aleyhinde haddi aşan Allah’ın kulları! Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları mağfiret eder. Zira o Gafûrdur, Râhimdir” işlenmiştir. Ayrıca “Dû cihanda eger altun ola dirsen nâmın sikkesi altına gir Hazret-i Mevlânâ’nın” beyti yer almaktadır.[26]
Levhanın kompozisyonunda destarlı sikke motifi ortada ve tepede işlenmiştir. Sikkenin sağ ve solunda çiçek demeti, yaprak ve sarmaşıkların oluşturduğu kenar suyu düzenlemeyi tamamlamıştır. Pûşîdenin yan yüzünde aynı kenar suyu devam etmiş, orta zemin boş bırakılmıştır.
Fotoğraf 13’de yer alan örnek, Sultan Mehmet Reşat tarafından Sultan Dîvânî’nin sandukasında kullanılmak üzere hediye gönderilen pûşîde levhası ve pûşîdesidir. Levhanın boyutu, 100 cm X 130 cm, pûşîdenin boyutu 200 cm X 360 cm’dir. Yeşil kadife üzerine dival işi, gümüş sırma ile işlenmiştir. Destarlı sikkenin içinde “Yâ Hazreti Mevlânâ” solunda “Muhammedü’r-Rasûlullâh”, “Fetih 48/29, Muhammed (S.A.S.) Allah’ın peygamberidir.”, sağ tarafında “Fetih 48/28, Ve kefâ bi’l-lâhi şehîda”, “Şahit olarak Allah kâfidir” işlenmiştir. Levhanın devamında ve yan yüzünde ki yazılar Abâ-Pûş Bâlî Çelebi’nin sanduka levhası ve pûşîdesi ile aynıdır. Levhada “Sene 1331 (M. 1912)” tarihi bulunmaktadır.[27]
Pûşîde levhasında yaprak ve sarmaşıkların oluşturduğu kenar suyu düzenlemesi yer almakta bu kenar suyu pûşîdenin yan yüzünde devam etmektedir. Orta zemin çiçek demetleri, dal ve yapraklarla serpme şeklinde doldurulmuştur.
Fotoğraf 14’de bulunan örnek, caminin türbe kısmında İlyas Şah sandukasının önüne asılı bohçadır. Bohçanın boyutu 90 cm X 110 cm’dir. Mor kadife kumaşın üzerine gümüş rengi sim ile dival işi tekniği uygulanmıştır. Bohçanın mermerşahi kumaşından tek kat astarı bulunmaktadır. Köşelere yerleştirilen lale ve yaprak motifleri merkeze doğru yükselmektedir. Köşe motifinin yanlara doğru açılmasıyla kenar suyu oluşturulmuştur. Merkez, dal ve yaprakların arasına çiçek motifi yerleştirilerek düzenlenmiştir. Kadife kumaşta solmalar ve hav dökülmeleri mevcuttur.
Fotoğraf 15’de görülen ve müzede sergilenen bohçanın boyutu 95 cm X 95 cm’dir. Yeşil atlas kumaşın üzerine gümüş rengi sim ile dival işi tekniği uygulanmış, yer yer pul ve boncuklar süslemede kullanılmıştır. Bohçanın mermerşahi kumaşından iki kat astarı bulunmaktadır. Orta astarı beyaz, dış astarı yeşildir. Bohçanın kenar suyunda zencerek motifi mevcuttur. Köşelerinde buket şeklinde gül, yıldız çiçekleri, yapraklar, bohçanın tam ortasında mine çiçekleri ve etrafında daire şeklinde düzenlenmiş kıvrımlı dallar bulunmaktadır. Bohçanın atlas kumaşının yeşil rengi solarak sarıya dönmüştür. Kumaşta sökülmeler mevcuttur.
Fotoğraf 16’da bulunan ve müzede sergilenen bohçanın boyutu 82 cm X 92 cm’dir. Pembe atlas kumaşın üzerine sarı sim ile dival işi tekniği uygulanmış, yer yer pul ve boncuklar süslemede kullanılmıştır. Bohçanın mermerşahi kumaşından iki kat astarı bulunmaktadır. Orta ve dış astarı beyazdır. Bohçanın kenar suyunda geometrik motifler içine mine çiçekleri yerleştirilmiştir. Köşelerinde ve bohçanın tam ortasında, düğüm atılarak buket şekline getirilmiş yıldız ve mine çiçekleri bulunmaktadır. Bohçanın atlas kumaşında solma ve sökülmeler mevcuttur.
Fotoğraf 17’de bulunan ve müzede sergilenen bohçanın boyutu 115 cm X 115 cm’dir. Kırmızı atlas kumaşın üzerine sarı sim ile dival işi tekniği uygulanmış, sarı metal pul süslemede kullanılmıştır. Bohçanın mermerşahi kumaşından iki kat astarı bulunmaktadır. Orta ve dış astarı beyazdır. Bohçanın kenar suyu oval ve üçgenlerin birleşimiyle oluşmuştur. Bohçanın köşelerine vazodan çıkan yıldız çiçekleri ve rumiler yerleştirilmiştir. Ortada rumilerin çevrelediği bir dal, yıldız çiçeği motifi yer almaktadır.
Fotoğraf 18’de görülen ve müzede sergilenen bohçanın boyutu 82 cm X 90 cm’dir. Mor kadife kumaşın üzerine sarı sim ile dival işi tekniği uygulanmış, sarı pul ve tırtıl iplik süslemede kullanılmıştır. Bohçanın mermerşahi kumaşından iki kat astarı bulunmaktadır. Orta astarı krem, dış astarı pembedir. Bohçanın kenar suyunu yıldız çiçekleri ve devam eden dallar oluşturmuştur. Bohçanın köşelerine birbirine dolanan yapraklı bir dal, zemine serbest kopma yapraklar işlenmiştir. Düzenlemenin merkezine dairesel altı adet kalp şeklinde kıvrımlı dal yerleştirilmiştir. Bohçanın rengi solmuştur ve üzerinde küf bulunmaktadır. Kadife kumaşta sökülmeler mevcuttur.
4. Sonuç ve Öneriler
Sultan Dîvanî Mevlevîhânesi’nde türbe ve müze kısmında sergilenen pûşîde levhaları, pûşîdeler ve bohçalar dival işi tekniğinin güzel örneklerindendir. Örtülerde, bitkisel bezemelerin yanında geometrik şekillerin kullanıldığı, gerçek yada taklit altın, gümüş sırma ve sim ipliklerinin tercih edildiği görülmüştür. Mekanın mevlevîhâne amacıyla kullanılması, Mevlânâ’ya yakın kişilerin burada yatıyor olması önemini artırmıştır. Müze olarak düzenlenmesi, Konya’dan sonra ikinci ziyaret edilen müze olmasına olanak tanımış, burada bulunan eserlerin koruma altına alınmasını sağlamıştır. Ancak bazı eserlerin onarım gördüğü bazısının ise neme maruz kaldığı, eserlerde sökülmelerin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Sökülme en çok atlas kumaşlarda, küflenme ise en çok kadife kumaşlarda meydana gelmiştir. Eserlerin onarımının yapılarak en uygun saklama ve sergileme koşullarının sağlanması eserlerin daha uzun yıllar sağlam kalmasını sağlayacaktır. Araştırmada eserler incelenerek, fotoğraflanmış ve envanterleri oluşturulmuştur. Kayıt altına alınan işlemelerin tasnif edilmesine, korunmasına, sergilenmesine bu bilgiler katkı sağlayacaktır. Müzenin tanıtımının yapılması, ziyaretçi sayısını artıracaktır.
KAYNAKÇA
Akpınarlı, Feriha- Baykasoğlu, Nursel- Kurt, Gülten- Yılmazoğlu, H. İbrahim- Yıldız, Eshabil (2014). Kahramanmaraş El Sanatları ( İşlemecilik - Örücülük - Dokumacılık ) Cilt 1, Ankara: Kahraman Maraş Büyük Şehir Belediyesi Yayınları.
Barışta, Hatice Örcün (1984). Cumhuriyet Dönemi Türk Halk İşlemeciliği Desen ve Terminolojisinden Örnekler, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayınları.
Barışta, Hatice Örcün (1995). Türk İşleme Sanatı Tarihi, Ankara: Gazi Üniversitesi Yayınları.
Barışta, Hatice Örcün (1997). “19-20. Yüzyıl Yazılı Bezemeli Türk İşlemeleri, Hanedan Türbelerinden Puşîde ve Puşîde Levhalarından Örnekler” V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Maddi Kültür Seksiyonu Bildirileri, Ankara: Türk Hava Kurumu Basımevi Yayınları, s. 93-103.
Barışta, Hatice Örcün (1997). Türk İşlemelerinden Örnekler, Ankara: Gazi Üniversitesi Yayınları.
Barışta, Hatice Örcün (1999). Osmanlı İmparatorluğu Dönemi Türk İşlemeleri, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Daşdemir, Latif (2002). “Afyonkarahisar’da Mevleviliğin Tarihçesi”, Sultan Dîvanî ve Afyonkarahisar’da Mevlevilik, Editör: İlgar, Yusuf, Ayonkarahisar: Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayınları, s. 177-189.
Develioğlu, Ferit (1990). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları.
Gönçer, Süleyman (1971). Afyon İli Tarihi Cilt I., Afyonkarahisar: İleri Ofset Matbaacılık Yayınları.
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi Cilt II., Afyonkarahisar: İleri Ofset Matbaacılık Yayınları.
İlgar, Yusuf (1992). Afyonkarahisar’da Mevlevilik, İstanbul: Eramet Matbaacılık Yayınları.
İlgar, Yusuf (2004). “Karahisar-ı Sâhip Sultan Dîvânî Mevlevîhânesi”, Anadolu’nun Kilidi Afyon, Editör: Muzaffer Uyan, İbrahim Yüksel ve Nermin Avşar, Afyonkarahisar: Afyon Valiliği Yayınları, s-231- 257.
İlgar Yusuf (2008). Karahisâr-ı Sâhip Sultan Dîvanî Mevlevîhânesi ve Mevlevî Meşhurları, Afyonkarahisar: Afyonkarahisar Belediyesi Yayınları.
Karazeybek, Mustafa (2019). Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Yeni Çağ Bölümü Öğretim Üyesi.
Koçak, Emine (2016) “Konya-Mevlâna Müzesi’nde Bulunan 637 Envanter Numaralı Puşîde”, Arış Dergisi,(12), Atatürk Kültür Merkezi Yayını, s 4-11.
Koçu, Reşad Ekrem (2015). Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, İstanbul: Doğan Egmond Yayıncılık ve Yapımcılık Yayınları.
Köklü, Hülya (2002). El İşlemeleri, İstanbul: YA-PA Yayınları.
Markaloğlu, Şehdabe (1996). Dival İşleme (Sırma-Maraş İşi), Ankara: Özkan Matbaacılık Yayınları.
Sönmez, Kezban (2016). Konya Müzelerinde Bulunan Dival İşi Tekniğinde Yapılmış Eserler, Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı,Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi.
Sürür, Ayten (2010). İşleme Sanatı, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Elektronik Kaynaklar
Türk Dil Kurumu
(http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5c7d253f0e4df8.74635531). (04.03.2019)