ISSN: 1301-255X
e-ISSN: 2687-4016

Hafize Melek HİDAYETOĞLU

Selçuk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü

Anahtar Kelimeler: Konya, Küçükmuhsine, Dokuma, Cicim, Namazlağ, Yük Örtüsü.

1. GİRİŞ

Anadolu’da dokuma sanatı ve bu sanat çevresinde gelişen kültür; Anadolu insanının kendini ifade ettiği sanat koludur. Yüzyıllardır örtünmeden barınmaya, pek çok ihtiyacın giderilmesinde dokuma eserler üretilmiştir. Anadolu coğrafyası bu dokumaların üretimi için zengin hammadde olanakları sunmuştur. Bu sayede çok çeşitli teknikte ve türde dokumalar; halılar, kilimler, cicimler, zililer, sumaklar, tülüler, yöresel bez kumaşlar dokunmuştur. Cicim yaygılar bu zengin dokuma kültürünün en önemli parçalarından biridir. Anadolu’nun her yöresinde o yöreye özgü cicim teknikli yaygıları görmek mümkündür. Konya Küçükmuhsine Köyü bu yöreler arasında yerini almaktadır. Küçükmuhsine Köyü cicim dokumaları ve halıları ile Konya geleneksel dokumaları arasında karakteristik özellikleri ile tanınmaktadır. Araştırmanın kapsamında, Konya Küçükmuhsine Köyüne özgü cicim teknikli yük örtüleri ve namazlağlar incelenmiştir. Yörede yapılan alan araştırmalarında tespit edilen örnekler üzerinden cicim dokumalarının malzeme, teknik, renk, tür, desen ve kompozisyon özelliklerine genel olarak değerlendirmeye çalışılmıştır. Küçükmuhsine köyüne ait dokumalar XX. yüzyıldan günümüze kalan dokuma eserlerdir. Yöreye ait taban ve yatak halıları, yastık, heybe, torba gibi örneklerin günümüzde, müzelerde ve özel koleksiyonlarda sergilenecek ve saklanacak kadar kıymetli ve tarihi özellikte olması önem arz etmektedir.

Küçükmuhsine halıları hakkında Perihan Tunç’un, “Konya Derbent-Küçükmuhsine-Başarakavak Halıları”[1] ve Nurten Kubat’ın, “Konya Etnografya Müzesi’nde Bulunan Küçükmuhsine Halılarının İncelenmesi”[2] konulu yüksek lisans tezleri bulunmaktadır. Küçükmuhsine cicimleri ile ilgili Belkıs Acar’ın “Bir Grup Anadolu Yaygıları Üzerinde Bir Araştırma” isimli makalesi dikkat çekicidir. Bu yayında; Konya-Küçükmuhsine Köyünde dokunan cicim seccadelerinin genel motif ve kompozisyonlarının değişim ve gelişimi üzerine öngörüler ve bu motiflere kaynak teşkil edebilecek unsurlar üzerinde durulmuştur. Ayrıca yöre tarihi ve araştırmanın yapıldığı dönemde yaşayan yerel halkın dokuma kültürü hakkında bilgiler aktarılmaktadır.[3] Ayrıca Belkıs Balpınar Acar’ın Kilim-Cicim-Zili-Sumak Türk Düz Dokuma Yaygıları Kitabında; Anadolu kilimlerinin motif ve desen aktarımları ile ilgili yazarın KonyaKüçükmuhsine Köyünde dokunan cicim seccadelerini konu edinerek örneklendirmekte ve Küçükmuhsine cicim seccade görseline yer vermektedir.[4]

Cicim tekniği kaynaklarda; kilim dokumalarından farklı olarak atkı ve çözgü iplerinin kullanıldığı iki ipliğe ilave olarak üçüncü bir desen ipinin ilavesi ile dokunur; atkı ve çözgü iplerinin birbirini gizlemeden eşit aralıklarla kesiştiği dokuma arasına renkli desen ipliklerinin kabarık desenler meydana getirmesidir[5] şeklinde tanımlanmaktadır. Zemini meydana getiren atkı ve çözgü iplikleri aynı kalınlıkta ve aynı renkte kullanılır. Cicim bir veya iki kişi tarafından dokunur. İki kişi dokursa biri tezgâhın önüne diğeri arkaya oturur. Dokumanın asıl yüzü tezgâhın arka tarafında çıkar; ters yüzünde ise ipler dağınık ve karışıktır. İpler iki kişi arasında desene göre alıp verilir bu işleme ise halk arasında “çalma, çelme” denir.[6]

Cicim terimi; bu konuda yapılan araştırmalarda teknik adlandırma ve yaygıları tanımlamada en yaygın kullanılan kelimedir. Konya Küçükmuhsine köyünde yapılan alan çalışmalarında bu tekniğe verilmiş özel bir isimlendirme tespit edilememiştir. Bu nedenle kaynaklarda yaygın kullanılan “cicim” terimi bu araştırma başlığında tercih edilmiştir. Ancak Konya ve çevresine geniş açıdan bakıldığında cicim tekniğine “çalma, çelme, atmalı, atkılı” gibi farklı adlandırmaların olduğu görülmektedir.[7]

2. KÜÇÜKMUHSİNE KÖYÜ TARİHİ VE DOKUMACILIĞI

Küçükmuhsine köyü Konya ili Selçuklu ilçesine bağlıdır. Konya’ya 25 km. uzaklıkta olup, Altınapa barajının 3 km kuzey batısında yer almaktadır. Başarakavak, Tepeköy, Akpınar ve Ulu Muhsine komşu köylerdir. Köyün doğusunda Erenler Tepesi adı verilen dağın zirvesinde Hacı Haydar Türbesi yer almaktadır. Köy etrafında kaya mezarları ve yaşam alanı olarak kullanıldığı düşünülen mağaralar bulunmaktadır. Köy tamamen dağlarla çevrili bir vadi ve volkanik bir coğrafya içinde kurulmuştur. Tarım alanı köyün kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadardır. Hayvancılık önemli geçim kaynağıdır. Nüfusu 2021 yılı verilerine göre 210 kişidir.[8]

Küçükmuhsine köyünün tarihsel olarak kuruluşu Anadolu Selçuklular dönemine kadar gitmekte olup, bu dönemde kurulduğu bilinmektedir. Ulumuhsine ve Kiçimuhsine yan yana iki köydür. Eskiden yer adlarında büyük-küçük sıfatları yerine Ulu-Kiçi sıfatları kullanılmıştır.[9] Halk arasında Kiçimusla, Kiçimuhsine adları zamanla Keçimuhsine şeklini almış ve son dönemde de Küçükmuhsine ismiyle anılmaktadır.

Küçükmuhsine Köyü tarihi araştırmalarında; Keçimuhsine adından ilk defa Aşık Paşazade’nin (1481) “Tarih-i Âl-i Osman” adlı eserinde bahsetmektedir. Bu eserde; köyün Anadolu Selçuklu dönemindeki sosyal zümrelerden biri olan “Bacıyân-ı Rûm” (Anadolu bacıları) mensupları tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Moğol baskılarından bunalan ve sürekli yer değiştirerek kaçmak zorunda kalan “Bacıyân-ı Rûmların” sığındığı yerleri arasında Ulumuhsine ve Küçükmuhsine köyleri de vardır. Bu köylerin isimlerinin Ulu Muhsine ve Kiçi Muhsine isimli bacılardan aldığına inanılmaktadır. Araştırmada, bu köylere has halı ve cicim örneklerinin dokunduğu ve bu halı ve cicimlerin kaynağının köylere ismini veren Ulu Muhsine ve Kiçi Muhsine adlı bacılara dayandığı belirtilmektedir.[10]

Köyü ziyaret edenler arasında ünlü seyyah Friedrich Sarre’de bulunur. Sarre, Küçük Asya Seyahatnamesi’nde Küçükmuhsine ve çevre köylerin sosyo-kültürel ve coğrafi konularında bilgiler aktarmaktadır. Köyü ziyaret ettiği 1895 tarihinde Küçükmuhsine Köyünde 200 hane bulunduğunu, köyün içinden küçük bir ırmak aktığını ve vadi içindeki köyün etrafında yöre halkı tarafından ahır ve depo olarak kullanılan mağaralardan bahsetmektedir.[11]

XIX. yüzyıl ortalarında Keçimuhsine Köyü’nün sosyal ve ekonomik yapısının ele alındığı araştırmada; 1840 yılında 90 haneden oluşan Keçimuhsine bu yıllarda köy statüsünde bulunmaktadır ve yaklaşık nüfusunun 450 kişi olduğu belirtilmektedir.[12]

Belkıs Acar makalesinde; yöre halkı ve köy muhtarından edindiği bilgilere göre köyün 1960 nüfus sayımında 770 nüfuslu 183 haneden oluştuğunu belirtmekte ve köyün tarihi ve coğrafi özelliklerinden bahsetmektedir. Cicim seccadelerin üzerindeki motiflerin kaynağını köyün tarihi ile ilişkilendirerek değerlendirmektedir.[13]

Köyün dokumacılık geleneği tarihi kadar eskilere dayanmaktadır. Konya ve çevresinin dokuma gelenek ve kültüründen hem etkilenmiş hem de köye özgü desen anlayışı ile diğer yörelere kaynaklık etmiştir. Küçükmuhsine köyü cicim dokumalarının yanında halı örnekleri ile tanınmaktadır.

Küçükmuhsine halılarının çözgü, atkı ve ilmelerinde yün iplik kullanılmıştır. Halılarda Türk düğüm tekniği kullanılmıştır. Halılar kaba ve orta kalitede dokunmuştur. Halılarda canlı renkler, geometrik ve bitkisel motifler tercih edilmiştir. Küçükmuhsine seccade halılarında tek yönlü mihraplı kompozisyon düzeninde dokunmuştur. Bazı örneklerinin mihraptan sakan kandil motifi yer alırken bazı örneklerinde küçük göbekler yer alır. (Fotoğraf 1-2)


Taban halılarının kompozisyon ve motif özellikleri; Sille, Derbent, Başakavak halılarına benzerlik göstermektedir. Halılar çift olarak dokunur ve odanın tamamını kaplayacak büyüklüktedir. Kırmızı renkli zemin üzerinde üç adet göbek yer alır. (Fotoğraf 3) Yatak halıları Halının zemininde iki sekizgen göbek yer alır. Halının bir geniş, iki ince kenar suyu vardır. Bu düzenle Nuzumla yatak halılarına benzemektedir. (Fotoğraf 4)


Bu halıların yanında küçük boyutlu yastık, heybe ve torba çeşitlerinde kendi ihtiyaçları için ürünler dokumuşlardır. Makaleye konu seçilen cicim yaygılar 2004 yılında köye yaptığımız ilk ziyarette dokunmadığı tespit edilmekle birlikte birkaç evde yöre halısının dokunduğu görülmüştür.

Küçükmuhsine köyünde dokumacılık günümüzde devam etmemektedir. Yöre halkı 30-35 yıl öncesine kadar köyde 10-15 evde ıstar bulunduğunu ve halı dokuduklarını belirtmektedirler. Bu güne ulaşan halı ve cicimler yerel halkın çeyiz kültürü çevresinde koruduğu örneklerdir. Halıların yoğun şekilde dokunduğu dönemde yöre kadınlarının bu halılarla aile bütçesine gelir sağladığı bilinmektedir.

3. KONYA KÜÇÜKMUHSİNE KÖYÜ CİCİM TEKNİKLİ DOKUMALARI

Küçükmuhsine Cicim Namazlağ: Konya’nın Küçükmuhsine yöresinde yün malzeme kullanılarak cicim tekniği ile namazlağlar dokunur. Bu örneklerde zeminde üst üste dizilmiş dikdörtgen biçimli mihrap formları yer alır. Bu mihrap formlarının ikisi tam biri üstü açık bırakılarak dokunmuştur. Mihrabın üstünde “Y” biçimli kaide üzerine üst üste yerleştirilen kenarları verev çizgilerle süslü “V” biçimlerinin meydana getirdiği yörede “kozak” denilen motif dokunur. Bu motif çam kozalağına benzetildiği için bu isimle anılır. Bu motif bazı örneklerde mihrap nişlerinin her iki yanına zemin üzerine de dokunduğu olur. (Fotoğraf: 5a-b/6a-b) Zeminde mihraptan kalan boşluklar verev hat üzerine yerleştirilen göz benzeri motiflerle doldurulur. Namazlağı mihrapları da süsleyen geometrik motifli su çerçeveler. Kısa kenar üzerinde yörede “develi ve çakı nakışı” adı verilen üç sıra ilave kenar suyu yer alır.[14] (Çizim 1) Beyaz zemin üzerine kırmızı, kınalı sarı, mavi, yeşil renklerle 134x155 cm. 130x150 cm. ölçülerinde dokunur.




Küçükmuhsine Cicim Yük Örtüleri: Küçükmuhsine köyünde dokunan cicim namazlağlar yöre halkının günlük gereksinimleri doğrultusunda yük örtüsü şeklinde değerlendirildiği görülmüştür. Yük örtüleri; köy evlerinde yorgan ve yatakların üst üste dizildiği yüklüklerin önüne gerilen örtülerdir. Konya civarındaki evlerde odaların bir duvarına yerleştirilmiş, yatak-yorgan-yastık koymak üzere hazırlanmış, dik bir dikdörtgen şeklinde yapılmış nişler yer alır. Halk arasında bu nişlere ”yüklük” denir. Yüklük önüne germek için hazırlanmış bu yaygılara ”yük kilimi-yük örtüsü” denir. Ayrıca derleme ve tarama sözlüklerinde yük örtüsü ya da yük perdesi tanımları yer almamakla birlikte sözlüklerde yük ve yüklük tanımlarına yer verilmiştir. Tarama sözlüğünde; yük koyacak: yüklük-yük dolabı[15], derleme sözlüğünde; yüklük: yıkanmak için ayrılmış bölüm- yük- bir hayvanın taşıyabileceği ağırlık ya da oran kadar[16], Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğünde; yük: denk, yük-lük: evlerde yatak, yastık, yorgan konan özel bölüm, yük yeri[17] olarak tanımlanmaktadır.

Küçükmuhsine cicim yük örtüleri namazlağlardan farklı olarak üç kenarı saçaklarla süslenir ve mihrap formu aşağı bakacak şekilde yük üzerine asılarak kullanılırdı. (Fotoğraf: 7a-b)



3. DEĞERLENDİRME ve SONUÇ

Konya İli Anadolu Selçuklu Devleti’ne yıllar boyunca başkentlik yapmıştır. Konya’nın Selçuklu’ya dayanan köklü geçmişi ile kendine has mimari eser, kültür, gelenek-görenek, adetlere sahiptir. Tarihi süreçte pek çok Türkmen ve Yörük kavimlerin yerleştiği ve yurt edindiği bir bölgedir. Konya şehri aynı zamanda Mevlevilik gibi tarikatlarla tanınır ve bilinir olmuştur. Bu tarihi ve sosyal yapılanmalar Konya kültür hayatına katkı sağlamıştır. Bu etkileri Konya ve çevresinin dokuma kültürü ve gelenekleri çerçevesinde dokunan yaygıların motif kompozisyonlarına yansımıştır.

Konya Küçükmuhsine Cicimleri; namazlağ ve yük örtüsü şeklinde kullanılmak üzere yörede, çeyiz gelenekleri ve dokuma kültürü çerçevesinde bir dönem yoğun olarak dokunmuştur. Bu yaygıların köyün tarihi geçmişi kadar eski olduğunu söylenebilir. Küçükmuhsine köyü aynı zamanda cicim teknikli yaygılarının yanında Konya ve çevresinde halıları ile tanınmaktadır. Bu halılar seccade, taban halısı, yatak halısı, yastık ve heybe çeşitlerinde dokunmuştur. Günümüzde köyde halı dokumayı bilenler bulunmakta ancak yeni halılar üretilmemektedir. Köyde son dönemde dokumacılık faaliyeti yapılmamaktadır. Bunun nedenleri arasında yöre halkının şehir merkezlerine göç etmesi ve yaşam şartlarındaki değişiklikler gösterilebilir.

Konya-Küçükmuhsine cicim teknikli dokumalarını hammadde, tür, renk, boyut, teknik, motif-kompozisyon özellikleri açısından değerlendirmek gerekirse;

Hammadde özellikleri; incelenen Konya-Küçükmuhsine cicimlerinin atkı, çözgü ve desen ipinde yün malzeme kullanılmıştır. Yün malzeme her ailenin kendi beslediği koyunlardan elde edilir.

Cicim dokumalarının boyutları incelendiğinde; yörede bulunan örnekler namazlağ ya da yük örtüsü şeklinde kullanılsa bile benzer ölçülerde dokunduğu görülmektedir. Bu ölçülerin daha çok yüklüğü kapatacak büyüklükte olduğu ve bu kullanım yerine göre belirlendiği söylenebilir.

Teknik özellikleri değerlendirildiğinde; Konya-Küçükmuhsine köyünde cicim teknikli yaygılarda, Anadolu’da da yaygın olarak uygulanan atkı yüzlü cicim tekniği kullanılmaktadır. Yörede tekniğe özel bir isimlendirme yapılmamıştır. Konya yöresinde cicim tekniğine ve bu teknikle dokunan yaygılara “atkılı, çalma, oyulgama, üçerleme, üçürdüm, atmalı, üç azatlı ve çalgı” gibi farklı isimler verilmektedir.[18]

Renk özelliklerine bakıldığında; incelenen cicim yaygılarda, beyaz zemin üzerine kırmızı, kınalı sarı, mavi, yeşil, siyah renkler tercih edilmiştir. Bu yaygılar, beyaz renkli zemin ile karakteristiktir ve mihrap nişlerinde kullanılan siyah renkli çerçeveleri ile kompozisyonda hâkim bir etki yaratılmaktadır. Mihraplardan kalan boşluklara diyagonal hatta yerleştirilen motiflerin renklerinin sıralanışı, zeminde bir ritim sağlamaktadır.

Yaygı türleri incelendiğinde; cicim dokumalar kullanım amaçlarına göre adlandırılmaktadır. Aynı motif ve kompozisyon özelliğine sahip yaygıların ihtiyaca göre namazlağ ve yük örtüsü şeklinde değerlendirildiği görülmektedir. Namazlağlar halk arasında üzerinde namaz kılınan dokumalar ile (namazlık), seccâde diye isimlendirilen namazlıklar aynı amaçlarla kullanılır: “Seccâde üzerinde secde edilen, namaz kılınan dokumadır”.[19] Namazlık-Namazlağı da aynı anlamı taşır; Namazlık-Namazlağ üzerinde namaz kılınan, bir insan boyu ve genişliğindeki, küçük dokumadır. Seccâde yine aynı amaçla kullanılan, aynı büyüklükte bir dokumadır. Eskiden küçük boylu bu dokumalara “kaliçe” denirken[20], günümüzde bu türden her halıya “seccâde” demek moda haline gelmiştir.

Yük örtüleri değerlendirildiğinde; farklı kaynaklara bakıldığında yük örtüleri hakkında benzer tanımlar ve bilgiler verildiği görülmektedir. Anadolu’nun Malatya, Maraş, Adıyaman, Aksaray, Konya, Eskişehir, Yozgat, Balıkesir gibi yörelerinde kilim, cicim, zili teknikli yük örtülerinin dokunduğu ve Anadolu genelinde yaşayan yörüklerin yaygın olarak yük çullarını dokudukları ve kullandıkları bilinmektedir. Anadolu’da kilimin taşımacılıkta kullanıldığı, göç sırasında ve günümüzde yaylacılık yapan insanların eşyalarını hayvan sırtında taşımak için uzun kilimler kullandıkları ve yük kilimi adını verdikleri kaynaklarda belirtilmektedir. Göç sırasında eşya sarmak için kullandıkları ve ayrıca evlerde yatak-yorgan konulan yüklük üzerini örtmek veya perde gibi germek için kullanıldığı bilinmektedir.[21]

Bu yaygılara, Obruk ve çevresinde “sandık çırpısı”, Ereğli ve köylerinde “yüklük perdesi ve çalma perde”, Derbent ve köylerinde “yük çırpısı”, Karapınar ve köylerinde “yük örtüsü”, Sarayönü, Ilgın, Akşehir civarında “atkılı yük örtüsü” denmektedir. Ilgın-Çiğil yöresinde dokunan mihraplı namazlağlar “Çiğil kilimi” şeklinde tanınır ve yörede yükün üstüne örtülerek kullanılmaktadır. (Fotoğraf: 8) Bu örnek de mihrap motifi olduğu halde yük örtüsü olarak kullanılan dokumalara örnek verilebilir.[22]

Cicim dokumalarının motif özellikleri incelendiğinde; geometrik motiflerin hâkim olduğu görülmektedir. Yaygı türlerine göre motiflerde değişiklik yoktur. Yöre halkının motif isimlerini günlük yaşamdan esinlenerek adlandırdıklarını söylemek mümkündür. Mihrap üzerinde “Y” kaide içine dokunan hayat ağacı benzeri motife “kozak” adı verilmektedir. Bu motif çam kozalağına benzetildiği için bu isimle anılır. Kozak/Kozalak motifi; Saray kumaşlarından çatma ve kemha kumaşlar üzerinde görülmektedir. Kozak/Kozalak formunda tek madalyonların kaydırılmış eksende sonsuzluk prensibinde dizilerek dokunmuşlardır. Bu kozalak desenleri kumaş üzerinde çok yalın fakat görkemli bir etki yaratmaktadır. Bu desenler çatma kumaşlarda kıvrık dal üzerinde lale motifleri ile birlikte kullanılmıştır.[23] Kozak/ kozalak motifi, tasavvufta Allah’ın tecelli ettiği kalp sembolü[24] olarak ifade bulur, bu cicimlerde kozalağın bir kaide üzerinde yer alması da önemli bir anlam ifade ettiği düşünülebilir. (Çizim 1) El üstünde tutulan ve hürmet gösterilen her şey gibi Allah’ın tecelli ettiği kalp olarak ifade edilen kozalak burada da bir kaide üzerinde adeta el üstünde tutulmaktadır.

Belkıs Acar yayınında Küçükmuhsine örneğindeki kozak motifini “Servi” şeklinde adlandırılmaktadır. Servi motifinin Anadolu’nun pek çok yerinde mezar taşlarında, çinilerde, kumaşlarda kullanıldığını belirtmektedir. Servi ağacı, çoğunlukla mezarlıklarda yetiştirilir. Öbür dünya inancı ile bağlantı kurulan servi ağacı dini inançların sembolü olarak dokumalarda görülmektedir.[25] Selvi ağacı motifi, kumaşlar üzerinde stilize edilerek ya da natüralist tarzda görülmektedir. Özellikle 18. yüzyıl desenlerinde çok sevilerek kullanılmıştır.[26]

Sarayönü-Çeşmelisebil dal yanışlı namazlık örneğinde; mezar taşı biçiminde sembolik mihrap nişi içinde yörede “dal yanışlı motif” adı verilen motif yer alır. Bu düzenleme mezar taşı üzerine işlenmiş servi ağacı ya da hayat ağacı ile özdeşleşebilir ve Küçükmuhsine cicimlerindeki “kozak” motifi ile aynı amaçla dokunmuş olmalıdır. (Fotoğraf: 9) Burdur ve köylerinde dokunan cicim seccadeler üzerinde “Garafil budağı”[27] motifi Konya Örnekleri ile benzer özellikte dokunmaktadır. Hayat ağacı, pek çok kültürde yaşamın kaynağı, barışın, bereketin, bilgeliğin, sonsuzluğun ve ölümsüzlüğün sembolü olarak kabul görmüştür. Ağaca duyulan bu saygı ve ilgi ağaca bir anlam yüklenmesi toplumlarda ağaç kültünün oluşmasına yol açmış[28], kullanıldığı yerlere göre manevi anlamlar yüklemiştir.


Mihrap nişlerinden kalan boşluklarda göz motifine benzer, zeminde diyagonal sıralı halde küçük geometrik motifler yer alır. Bu motife yörede herhangi bir isimlendirme yapılmamıştır. Bu motifi Belkıs Acar; Arapça “vav” harfinin ters haline veya “9” rakamına benzetmektedir. Bu sıralı motifin ibadet amaçlı tesbih gibi kullanılmış olabileceği şeklinde anlamlar yüklemektedir.[29]

Kenar suları üzerinde yörede; “develi” ve “çakı nakışı” şeklinde adlandırılan ince su motifleri görülür. Bu motifler Konya ve çevresinde dokunan cicim yaygıların kenar suyunda da görülen motiflerdir.

Küçükmuhsine cicimlerinin kompozisyon düzeni incelendiğinde; zemini kaplayan iki sıra üst üste yerleştirilen kare formlu mihrap nişleri görülmektedir. Bu dikey düzenleme, dik mihraplı saf şeklinde adlandırılmaktadır. Dik mihraplı saf örneklerde; kare biçimli mihrap şekilleri üst üste üç-beş gibi yaygının boyutuna göre farklı sayıda verilebilir. Bu yaygılarda uzun kenarda tek sıra su dokunurken, özellikle kısa kenarlarda çok sayıda ince su yer alır.

Halı ve düz dokuma yaygılarda mihrap hem bir fonksiyon taşır, hem de süsleme şeklinde kullanılabilir: Konya yöresi Lâdik seccadelerinde, Karapınar, Arısama, İnlice, Küçükmuhsine, Derbent, Kavak halılarında içinde en çok tek yönlü mihrap şekli görülür. Bununla birlikte Karapınar hataplı (merdivenli) mihraplı halılarında mihraplar üst üste dizilerek, katmanlar halinde verilir. Bu mihrap düzenlemesi, Kavak, Çiğil, Doğanhisar kilimlerinde ve Karapınar cicim ve tülülerinde benzer şekilde uygulanmıştır. Cicim üzerindeki örnekleri “Omuzlu” diye isimlendirilir. Bu mihrap şekli Konya dışında, Konya yöresi halı ve düz dokumalarının etkisiyle Aksaray, Niğde, Karaman, Eskişehir gibi merkezlerde de görülür. Karapınar civarında dokunan Omuzlu Namazlağlarda (cicim teknikli) görülen motifler de insan tasvirine çok benzemektedir. Dolayısıyla bu motifin, hatap motifine benzerliğine dayanarak, hem insan motifine benzediği söylenebilir hem de üst üste dizilen omuz motiflerinden her birini tasavvufta görülen basamaklara benzetmek mümkündür. Kaynaklarda, Keçimuhsine cicim yaygılar ve Karapınar hataplı halı örneği diye tanınan her iki dokuma üzerindeki “hatap” motifinin tarikatın basamaklarını[30] sembolize ettiği kabul edilmektedir.

Eskişehir Sivrihisar yöresi kilim ve düz dokumalarında üst üste sıralı mihrap düzenlemelerine rastlanır. Sivrihisar’da, “Beş bacalı kilim” ve “Bacalı” adı verilen cicim teknikli yaygılar bu gruba örnek verilebilir.[31] Bu yaygılar, Konya Küçükmuhsine yük örtülerine kompozisyon açısından benzerlik göstermektedir.

Yörede yeni dokuma örneklerinin üretilmediği düşünüldüğünde, kaybolmaya yüz tutan el dokumalarının yerinde tespiti ve kaynak kişilerden alınacak bilgiler bir kat daha önem kazanmaktadır. Yöre halkının elinde bulunan el dokuma örneklerinin taşıdığı değerler konusunda bilinçlendirmek, doğru saklama koşulları ile gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak geleneksel Türk dokuma sanatı ve kültürü açısından önem taşımaktadır.

KAYNAKÇA

Acar, Belkıs. “Bir Grup Anadolu Yaygıları Üzerinde Bir Araştırma”. Türkiyemiz. 33 (1981): 36-41.

Acar, B. Balpınar, Kilim, Cicim, Zili, Sumak Türk Düz Dokuma Yaygıları. İstanbul; Eren Yayınları, 1982.

Arseven, C. Esat. “Seccade”, Sanat Ansiklopedisi, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, C. IV, 1975, s. 1774.

Bayraktar, Suzan. “Eskişehir ve Çevresi Halı Kilim ve Düz Dokuma Yaygıları”. Vakıflar Dergisi. XXI, (1990): 299-311.

Bayram, Mikail. “Bacıyân-ı Rum (Anadolu Bacıları) ve Fatma Bacı”, Türkler Ansiklopedisi, 6, Ed., H.C. Güzel ve diğerleri. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s.365-377.

Çolak, Adem ve Başaran, F. Nur. “Ankara Vakıf Eserleri Müzesinde Bulunan Sivrihisar Düz Dokumalarının Teknik, Renk, Motif ve Kompozisyon Açısından İncelenmesi” V. Uluslararası Halk Kültürü ve Sanat Etkinlikleri Sempozyumunda Sunulan Bildiri, Ankara, 2017, s.141-154.

Darçın, İkbal ve Başaran, F. Nur. “Eskişehir İli Sivrihisar İlçesi Düz Dokumalarının İncelenmesi”. Uluslararası Folklor Akademi Dergisi. 3, (2018): 287-308.

Deniz, Bekir. “Anadolu-Türk Dokuma Sanatında Cicim / Cicim’s Place in Anatolian –Turkısh Art of Weaving”. Sanat Tarihi Dergisi. VII (1994): 67-73.

Deniz, Bekir. Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Yaygıları. Ankara, 2000.

Derleme Sözlüğü XI. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1983, s.4328.

Eren, Hasan. “Türk Yer Adları Keçiborlu”, Türkoloji Dergisi. 1, (1972): 91, doi:10.1501/Trkol_0000000009.

Eyüpoğlu, İsmet Zeki. Türk Dilinin Etimolojisi Sözlüğü, İstanbul, 1995, s.771.

Gerçek, Günay. “Eskişehir ve Civarı Cicim ve Sili Dokumacılığı”, Türk Etnoğrafya Dergisi. XVII, (1982): 35-48.

Gürsu, Nevber. Türk Dokumacılık Sanatı Çağlar Boyu Desenler. İstanbul; Redhouse Yayınevi,1988.

Hidayetoğlu, H. Melek. “Konya Yöresi Düz Dokuma Yaygıları (Kilim-Cicim-Zili-Sumak)”. Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007.

Keleş, Ahmet Hüdai. “XIX. Yüzyılın Ortalarında Keçimuhsine Köyü’nde Sosyo-Ekonomik Durum”. Selçuk Üniversitesi Yüksek Lisans Semineri, 2019.

Kubat, Nurten. “Konya Etnografya Müzesi’nde Bulunan Küçükmuhsine Halılarının İncelenmesi”. Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2012.

Pekin, Ersu, “Yörüklerde Yük Çulu”, Kültür ve Sanat. 4 (1976): 122–137.

Sarre, Friedrich, Küçükasya Seyahati-1895 Yazı. Çeviren: Dara Çolakoğlu, İstanbul, 1998.

Annemarie Schimmel. Tanrının Yer Yüzündeki İşaretleri, İslâma Görüngübilimsel Yaklaşım. Çeviren: E. Demirli, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2004.

Selçuklu Belediyesi, “Nüfus Dağılımı”. Erişim 12 Mayıs 2022, https://www.selcuklu.bel.tr/ilcemiz/ detay/277/nufus-dagilimi.html.

Soysaldı, Aysen, “Yozgat Yüklük Perdesi Cicim Dokumaları” I. Uluslararası Türk El Dokumaları Kongresinde Sunulan Bildiri, Selçuk Üniversitesi, Konya, 01–02 Kasım 2007, s.34–39.

Tunç, Perihan. “Konya Derbent- Küçük Muhsine- Başarakavak Halıları”. Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, 1997.

Üçer, Müjgân. Türk Kültür ve Sanatında Hayat Ağacı. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2019.

Yeni Tarama Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, Derleyen: Cem Dilçin, 1983, s.254.

Yılmaz, Sevim. “Nokta-İ Süveydâ’nın Önemi Ve Özellikleri”, Akademiar Dergisi. 8 (2020): 103- 130.

Kaynak Kişi

Bekir Çerez, 73 yaşında, Küçükmuhsine doğumlu, okur-yazar, 11.07.2004.

Aysen Soysaldı, Prof. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi.

Kaynaklar

  1. Perihan Tunç, “Konya Derbent- Küçük Muhsine- Başarakavak Halıları”, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, 1997.
  2. Nurten Kubat, “Konya Etnografya Müzesi’nde Bulunan Küçükmuhsine Halılarının İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2012.
  3. Belkıs Acar, “Bir Grup Anadolu Yaygıları Üzerinde Bir Araştırma”, Türkiyemiz 33, (1981), s. 36-41.
  4. B. Balpınar Acar, Kilim, Cicim, Zili, Sumak Türk Düz Dokuma Yaygıları, İstanbul; Eren Yayınları, 1982, s. 30-80.
  5. B. Balpınar Acar, Kilim, Cicim, Zili, Sumak Türk Düz Dokuma Yaygıları, s. 56–59; adlı yayınında cicim tekniğini kendi içinde; “atkı yüzlü sık motifli cicim, seyrek motifli cicim, sık motifli cicim, atkı yüzlü seyrek motifli cicim” şeklinde gruplara ayırmaktadır. Benzer tanım B. Deniz, “Anadolu-Türk Dokuma Sanatında Cicim / Cicim’s Place in Anatolian –Turkısh Art of Weaving”, Sanat Tarihi Dergisi VII, (1994), s.67-73’de mevcuttur.
  6. Bekir Deniz, “Anadolu-Türk Dokuma Sanatında Cicim”, s. 67.
  7. H. Melek Hidayetoğlu, “Konya Yöresi Düz Dokuma Yaygıları (Kilim-Cicim-Zili-Sumak)”, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007, s. 200-202.
  8. “Nüfus Dağılımı”, erişim 12 Mayıs 2022, https://www.selcuklu.bel.tr/ilcemiz/detay/277/nufus-dagilimi.html.
  9. Hasan Eren, “Türk Yer Adları Keçiborlu”, Türkoloji Dergisi 1,(1972), s.91, doi:10.1501/Trkol_0000000009.
  10. Mikail Bayram, “Bacıyân-ı Rum (Anadolu Bacıları) ve Fatma Bacı”, Türkler Ansiklopedisi, 6, ed., H.C. Güzel ve diğerleri, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s.365-372.
  11. Friedrich Sarre, Küçükasya Seyahati-1895 Yazı, Çeviren: Dara Çolakoğlu, İstanbul, 1998, s.132-133.
  12. Ahmet Hüdai Keleş, “XIX. Yüzyılın Ortalarında Keçimuhsine Köyü’nde Sosyo-Ekonomik Durum”, Selçuk Üniversitesi Yüksek Lisans Semineri, 2019, s. 3-24.
  13. Belkıs Acar, “Bir Grup Anadolu Yaygıları Üzerinde Bir Araştırma”, s. 41.
  14. Bekir Çerez’in (73 yaşında, Küçükmuhsine doğumlu, okur-yazar), 11.07.2004 tarihinde şifahen verdiği bilgilere göre.
  15. Yeni Tarama Sözlüğü, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, Derleyen: Cem Dilçin, 1983, s.254.
  16. Derleme Sözlüğü XI, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1983, s.4328.
  17. İsmet Zeki Eyüpoğlu, Türk Dilinin Etimolojisi Sözlüğü, İstanbul, 1995, s.771.
  18. H. Melek Hidayetoğlu, “Konya Yöresi Düz Dokuma Yaygıları (Kilim-Cicim-Zili-Sumak)”, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007, s. 200-202.
  19. C. Esat Arseven, “Seccade”, Sanat Ansiklopedisi, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, C. IV, 1975, s. 1774.
  20. C. Esat Arseven, “Seccade” maddesi, s. 1774.
  21. Bekir Deniz, Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Yaygıları, Ankara, 2000, s.79-84-101-150, Ersu Pekin, “Yörüklerde Yük Çulu”, Kültür ve Sanat 4, (1976), s. 122–137, Aysen Soysaldı, “Yozgat Yüklük Perdesi Cicim Dokumaları” (I. Uluslararası Türk El Dokumaları Kongresinde Sunulan Bildiri, Selçuk Üniversitesi, Konya, 01–02 Kasım 2007, s.34–39).
  22. H. Melek Hidayetoğlu, “Konya Yöresi Düz Dokuma Yaygıları (Kilim-Cicim-Zili-Sumak)”, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007, s. 164.
  23. Nevber Gürsu, Türk Dokumacılık Sanatı Çağlar Boyu Desenler, İstanbul: Redhouse Yayınevi, 1988, s.68-73-91.
  24. Sevim Yılmaz, “Nokta-İ Süveydâ’nın Önemi ve Özellikleri”, Akademiar Dergisi. 8 (2020):105.
  25. Belkıs Acar, “Bir Grup Anadolu Yaygıları Üzerinde Bir Araştırma”, s. 39.
  26. Gürsu, Türk Dokumacılık Sanatı Çağlar Boyu Desenler, s. 164.
  27. Aysen Soysaldı’dan alınan bilgi, 10 Ağustos 2022.
  28. Müjgan Üçer, Türk Kültür ve Sanatında Hayat Ağacı, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2019, s. 5.
  29. Belkıs Acar, “Bir Grup Anadolu Yaygıları Üzerinde Bir Araştırma”, s. 39.
  30. Belkıs Acar, “Bir Grup Anadolu Yaygıları Üzerine Bir Araştırma”, s. 36–41; Annemarie Schimmel, Tanrının Yer Yüzündeki İşaretleri, İslâma Görüngübilimsel Yaklaşım, Çev. E. Demirli, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2004, s. 39–43.
  31. Günay Gerçek, “Eskişehir ve Civarı Cicim ve Sili Dokumacılığı”, Türk Etnoğrafya Dergisi, XVII, (1982): 35-48, Suzan Bayraktar, “Eskişehir ve Çevresi Halı Kilim ve Düz Dokuma Yaygıları”, Vakıflar Dergisi, XXI, (1990): 299-311, Adem Çolak ve F. Nur Başaran, “Ankara Vakıf Eserleri Müzesinde Bulunan Sivrihisar Düz Dokumalarının Teknik, Renk, Motif ve Kompozisyon Açısından İncelenmesi” (V. Uluslararası Halk Kültürü ve Sanat Etkinlikleri Sempozyumu, Ankara, 2017, 141-154), İkbal Darçın ve F.Nur Başaran, “Eskişehir İli Sivrihisar İlçesi Düz Dokumalarının İncelenmesi”, Uluslararası Folklor Akademi Dergisi, 3, (2018): 287-308.

Şekil ve Tablolar