1. GİRİŞ
Anadolu’nun her bölgesinin kendine özgü geleneksel giyim-kuşamı vardır. Bölgelere göre giyim parçalarının dokundukları malzemeler, dokuma teknikleri, kesi, clotingmleri, nakışları, bezemede kullanılan malzemeler, bezeme yöntemleri ve renkleri farklıdır. Geleneksel giyim parçaları yöredeki halkın yaşam biçimine, iklim koşullarına ve inançlarına göre şekillenir. Geleneksel giysilerin üretimlerinde genellikle ellerinde bulunan ya da çevrede erişebilen malzemeler kullanılır. Her giyim kuşam parçasının işlevselliği yanında estetik olma ve mesaj iletme özelliği de vardır. Erkek kadın giyimlerinde farklılıklar olduğu gibi, kadın giyim kuşamında da bekâr ve evli kadınların giyimlerinde, baş bağlamasında, saç kesimlerinde de farklılıklar vardır.[1] Geleneksel erkek ve kadın giyim kuşamında kuşaklar vazgeçilmez kuşam parçalarındandır. Anadolu’da kuşak ve ihramlara farklı isimler verildiği görülür. Her yörenin giysilerinde kuşak kuşanma şekilleri, dokunma teknikleri, malzemeleri, nakışları, renkleri ve hatta saçakları farklıdır. Anadolu’nun tüm yörelerindeki kuşaklara yer vermek bir makale yazısına sığmayacaktır. Bu yazıda Kuzeybatı Anadolu’da geleneksel kadın giyim kuşamında yer alan kuşaklar (arkalıklar) ve ihramlar üzerinde durulmaktadır.
2. Kuşak
Giyim Kuşam ifadesi giyimin tamamını kapsamaktadır. Kuşam ise, giyimi tamamlayan ek parçaları (aksesuar) ifade eder. Kuşak, bele bağlanan giyim parçasıdır. Kuşaklar iki çeşittir. Bir çeşit kuşak dar ve uzun kumaş veya şallar şeklinde olup, bele birkaç kere dolanarak sarılır ve saçakları dışarıda sarkacak şekilde bırakılır. Diğer kuşak çeşidi, kare kumaşın köşegen doğrultusunda ikiye katlanıp üçgen şekline getirilmesi ile oluşur ve bele bağlanır. Kuzeybatı Anadolu’da genellikle üçgen şekline getirilmiş kuşak çeşidi kullanılır ve “arkalık”, “şal”, “şal kuşak”, “kuşak”, “ kozalı kuşak”, “yan peşkir” gibi isimler verildiği görülür. Kare kuşak bele bağlanırken üçgen katlanan kısmı arkaya getirilerek bağlandığı için kuşak yerine “arkalık, “ arkalaç” denildiği belirtilmektedir. Kaynak kişilerden alınan ve yayınlarda yer alan bilgiler ışığında; Kuzey Anadolu’da üçgen şekline getirilerek bağlanan kuşaklara nerede ne isim verildiği aşağıda listelenmiştir.
Arkalık: Bursa Keles[2] – Çanakkale Biga[3] – Bursa Uludağ köyleri[4] – Ayvalık Üçkabaağaç, Dikili- Ayvalık bölgesi Kaşıkçı ve Karakeçili aşiretleri[5] – Bergama’nın kuzeyi Karakocalı ve Karakeçili, İncecikler[6]
Direm Kuşak: Kare şeklinde ipekli dokuma Elmalı Korkuteli[7]
Darabulus (Trabulus) Kuşağı: Balıkesir, Dursunbey[8] – Sivas[9]
Kozalı Kuşak: Bursa, Keles.[10]
Kuşak: Bursa Uludağ Türkmen Köylerinde[11] - Anadolu’nun geneli[12], - Anadolu’nun geneli[13] – Türkler[14] – Dört köşe kumaştır[15] – Sivas[16] – Kastamonu, Azdavay[17] – Kırklareli’nin Poyralı ve Tekirdağ’ın Karacakılavuz köyü[18]
Şal: Atkıları ve çözgüleri yünden olan desenli kumaştır. Bazen ipek ve pamuktan da dokunur.[19] Balıkesir, Balya, Çamavşar köyü[20]
Şal Kuşak: Anadolu[21] – Uşak-Banaz ilçesi [22] – Bursa[23]– Antalya- Elmalı, Korkuteli, İbradı[24]- Bursa[25] , [26] Manisa Yuntdağ, Örselli köyü[27] – Bursa Uludağ bölgesi Keles’te Karakeçili ve Şehit aşiretlerinde, Orhaneli Harmancık Çamoğlu[28] – Balıkesir erkek giyiminde yünden ve pamuktan “Acem şalı” da denir [29] - Anadolu’nun geneli[30]
2.1. Giyimde Kuşakların Işlevi
Yukarıda da belirtildiği gibi kuşaklar eskiden beri birçok medeniyette erkek ve kadın giyiminde boydan giyilen kaftan ve benzeri, önü açık giysilerin kapatılması için bele bağlanır. Kuşak aynı zamanda erişkinliği bir işaretidir. Kuşak bağlamak aynı zamanda bir sorumluluk almak, işe girişmek demektir. Eskiden ahilik ve lonca teşkilatlarında, ustalığı hak edenlerin bellerine törenle kuşak (şed) ya da peştamal bağlanırdı. Dervişliğe kabul törenlerinde kuşak ya da hırka giydirilirdi. Kuşak aynı zamanda bir rütbe işaretidir. Salman, kuşak kuşatma geleneği hakkında; “Delikanlı çağına giren gençlere törenle kuşak kuşatma merasimleri Türk giyim gelenekleri arasındadır.” der.[31] Karate, Judo ve benzeri Doğu sporlarında da bir seviye belirtisi olarak farklı renklerde kuşaklar bağlanır. Eskiden el çantaları yok iken erkek ve kadınlar bellerine sardıkları enli kuşakların katmanlarına para, anahtar, silah, tütün kesesi, çakmak ve benzeri eşyalarını koyarlardı. Gerektiğinde bir eşyayı onlara sararak taşırlardı. Diğer taraftan kuşaklar bedensel güç gerektiren işlerde çalışanların bellerine destek olur.
Anadolu’nun genelindeki geleneksel giysilerde olduğu gibi, Kuzeybatı Anadolu’da evli kadın giyim parçalarında farklılıklar vardır. Bir giyime bakıldığında giyim parçalarından ve renklerden kadının medeni durumu, yaşı anlaşılabilir.[32] Kuzeybatı Anadolu’da evli kadın giyim parçaları içinde arkalıklar önemli bir yer alırdı. Arkalıklar günümüzde kullanılmasalar da son 30 yıl öncesine kadar yaşlı kadınlar tarafından geleneksel ve günlük giysiler üzerine bele bağlanmaktaydı. Kaynak kişi; arkalıkların beli sıcak tuttuğu için kadın hastalıklarını ve böbrek rahatsızlıklarını önlemede yardımcı olduğunu, eskiden arkalıkların (şallar) kaynanalar tarafından gelin kızlara nişanda verildiğini ve gelinler evlenirken bellerine bağlandığını, (Fotoğraf: 1), şimdi kullanılmadığını ve dokunmadığını belirtmiştir.[33]
Gelinlere kuşak bağlama âdeti de birçok yerde hala devam etmektedir. Günümüzde beyaz gelinlik üzerine enli kırmızı kurdeleler bağlanıyor. Gelinin kuşağını babası, yoksa erkek akrabaları bağlar. Buna halk arasında “gayret kuşağı”, bazı yerlerde “bekâret kemeri” denmektedir.
Koçu bu konuda; [Memleketimizde İstanbul da dâhil, çok yaygın bir gelenek olarak gelin kızların beline babaları, eğer yoksa erkek kardeşi veya en yakın erkek akrabası bir şal bağlardı. Şalın tabut örtüsü olarak kullanıldığını da hatırlatan aşağıdaki beyit gelinlik çağında ölen kız kardeşi için çağdaş şairlerimizden Tahir Olgun (Tahirülmevlevi) Beyindir. “Bekliyorken ben sana şal bağlama hengamını, Bağladım amma, zavallı kardeşim, tabutuna!.”]der. [34]
Kuşak bir törenle bağlanır. Günümüzde bu tören eskisi gibi olmasa da kuşak gelinin beli etrafında üç defa dolandırılır ve ondan sonra bağlanır. Geleneksel giyimlerde bele bağlanan enli ve ensiz kuşaklar ortalama 3 metre uzunluğundadır ve gelinlerin beline üç defa dolanır. Mavi boncuklar, çılkaklar (“deniz boncuğu” da denir), beyaz düğmeler ve kozalarla oldukça süslü ve her biri sanat eseri niteliğindeki uçlar arkaya sarkıtılarak bağlanır. Bazı bölgelerde arkalıkların uzun saçak uçlarına iri yuvarlak püsküller eklenmiştir (Fotoğraf:1). Bu püsküllere genellikle “koza”, “tongurdak”, ya da “dongurdak” denir.
Arkalıklar ve bel bağları kadınlığın simgesidir ve giyimin en önemli parçalarıdır. Bel bağlarının, kuşak ve arkalığın üzerindeki nakışlar, renkler, uzun saçaklar giyimi güzel gösterir (Fotoğraf: 2). Karakaya Yüksek Lisans tezinde; “Dizge (Bel bağı) uçlarında püsküller (tongurdak) yer almaktadır. Üç boy püsküllüler genç ve gelinlere, tek boy püsküllü dizgeler yaşlılara yapılır.” diye belirtir.[35] Kadın yürürken arkada salınan bu uçlar kadına cazibe katarken, bir bakıma da kadının güçlü ve sağlıklı olduğunu gösterir.
1.2. Arkalıkların Teknik, Nakış ve Renk Özellikleri
Arkalıklar kare şekline getirilmek üzere genellikle iki bazen üç kanat kumaş uzun kenarlarından çırpma[36] dikiş ile birleştirilir. Bitmiş halde ortalama 100 x 100 cm, sarkan saçaklar 25-30 cm’dir. Kuzeybatı Anadolu’da her bölgenin arkalıklarında zemin renkleri, saçak şekilleri ve nakışlar farklıdır. Bursa Kelse köylerinde arkalık zeminleri siyahtır. Zeminde ince beyaz şeritler ve serpme halinde “sinek” denilen beyaz, küçük motifler yer alır. Saçakların uçlarında iri kozalar (püsküller) vardır (Fotoğraf: 1, 2, 3, 4). Balıkesir’in arkalıkları da kendi içinde çeşitlidir. Örneğin: Balıkesir Karakeçililerinde zemin siyah, saçaklar kırmızıdır ve uçlarında koza yoktur. Balıkesir Balya’da şal zemini her zaman kırmızıdır (Fotoğraf: 9, 10a, b), desenleri farklıdır ve saçakların ucunda koza yoktur. Bergama-Kozak’ta zemin kırmızı (Fotoğraf: 7), Ayvalık ve Dikili’de zemin krem ve çizgilidir (Fotoğraf: 6). Çanakkale BigaPomak arkalıkları ekoselidir. Pomak arkalığının arkada görünen kısmına dokuz sıra pullu firkete oyaları dikilmiştir ve saçak uçları kozalıdır (Fotoğraf: 8). Arkalık kumaşları mekiğin el ile atıldığı çulfalık tezgâhlarda 37-40 cm eninde dokunurdu. Dokuma örgüsü genellikle 2/2 dimidir. Halk buna “dört ayak” da der. Bez ayağı ile dokunanlara da rastlanır. Bezayağı örgülüler; Balıkesir Sındırgı, Kepsut, Çanakkale Biga ve Ayvacık giyiminde görülür. Dimi dokuma örgülü kumaşlar bez ayağı ile dokunanlara göre daha esnek ve yumuşaktır. Çözgü ve atkılar yöresel yünlerden elde eğrilir ve tek kat kullanılır. Zemin dokusu farklı örgülerde dokunsa da nakışlar birkaç katlı nakış atkısıyla “cicim tekniği” ile yapılır. Arkalıkları her kişi dokuyamaz. Köylerde iki ya da üç kişi dokuyabilir. Kuzeybatı Anadolu’da eskiden beri yer yaygılarının yanında; aba, kebe ve şayak dokumacılığı da yapılmaktadır. Uğurlu, bu bölgede 17. yüzyıldan beri çulfalık tezgâhlarda yünlü dokumaların yapıldığını, aba kumaşın dokuma örgüsünün bez ayağı, şayak kumaşın dokuma örgüsünün dimi olduğunu belirtir[37]. Kuzeybatı Anadolu’da Balıkesir, Bursa, Kırklareli (Poyralı), Tekirdağ (Karacakılavuz)’da dimi dokuma örgülü yünlü dokumalar yapılır. Soysaldı ve Uzgidim, Karacakılavuz dokumacılığının, yöredeki kadın dokumacılar tarafından “süslü yangışlı şayak dokuma” olarak adlandırıldığını belirtmektedirler.[38]
1.2.1 Balıkesir, Balya, Çamavşar Köyü Şalının Özellikleri (Fotoğraf: 10a, b)
IncelemeTarihi: 4-6 Eylül 2013
Yer: Balıkesir İli, Balya İlçesi, Çamavşar köyü.
Çamavşar köyü İvrindi’ye çok yakındır. Köyün nüfusu 500-600 hane vardır. Köyde alaçul, kilim ağaçlarında (dik tezgâh) dokunur. “Çöpten =çubuklu” yani çizgili dokumalarda kıl ve yün her ikisi de kullanılır. Çuvallıkta (bez tezgâhı); şal, ihram, şayak, kırpıt dokunur. Kırpıt siyah yünden dokunmuş kumaşın keçeleştirilmiş halidir. Keçeleştirme işine “deptirme” denir. Bu işi yapan işlikler vardır. 30- 40 yıl öncesine kadar çeyizlerde iki veya daha fazla sayıda şal bulunurmuş. Şimdi kullanılmıyor ve dokunmuyor. Şalı her kişi dokuyamaz. Köyde en fazla 2-3 kişi dokuyabilir. Nazife Şen, şalın nakış isimlerini bilmediğini ama arkaya bağlandığını ve “şal” dendiğini belirtmiştir. Kendisinin çeyizinde iki tane vardır ama hiç kullanmamıştır.[39]
Sahibi: Nazife Şen (1967)
Şalın Yaşı: 30-40 yıl kadardır (Bu yaş hesabı 2013 yılında yapılmıştır.)
Ölçüler: 80 x (38,5 + 38) cm.
Saçaklar: Uzun saçak: 30 cm, kısa saçak: 7 cm, uzun saçaklı kısımlardaki saçaklar sonradan eklenmiştir. Kısa saçaklar önce kumaş bitiminde 4-5 iplik toplu halde kendi içinde bükülür, sonra yan yana olan gruplar bükülür ve sonra birleştirme bükmesi yapılarak birleştirilir. Uzun saçaklar 2 şerden 3 grup bükülerek yapılmıştır. Bu kenarlarda kırmızı zeminli uçlar 3 cm eninde arkaya kıvrılarak baskı dikişi ile dikilmiştir. Dikiş iplikleri de zemin renginden ve aynı yün malzemedendir. İki parça kumaş uzun kenarlardan renkli ipliklerle ve özel bir dikişle birleştirilmiştir (Fotoğraf: 11c). Bu dikişlerin renkleri 7-10 cm arasında değişir. Dikişler kumaş kenarında içe doğru 0,5 cm girer. Belirli yerlere 2 şer püskül dikilir. Püsküllerin yüksekliği 2,5 cm.
Bağ uzunlukları: 160 ve 142 cm, iki renkten 4’lü yuvarlak örülmüştür (Fotoğraf: 11d).
Ağırlık: 1,250 kg.
Malzeme: Zemin yün, nakış atkıları 2 kat orlondur.
Dokuma örgüsü: 2/2 dimi (dört ayak) tır. Her kadın malzemeyi kendi hazırlar (eğirme, boyama, tarama, çözme vb), ya kendileri dokurlar ya da dokuturlar.Çözgü sıklığı 10/cm, atkı sıklığı 7/cm. Çözgü ve atkılar tek kat “Z” bükümlüdür, elde eğrilmiştir. Eğirmede yörede “öreke” denilen çatal çomak ve iğ kullanılır. Şalın yan kenarlarının en dışına bükülü yeşil bir ip dikilmiştir.
Renkler: Zemin koyu kırmızı ve sentetik boyalıdır. Çamavşar köyünde şal zeminleri her zaman kırmızıdır.
Nakışlama: Şalın çapraz köşelerinde su ile çevrili zemini dolduran iki nakış alanı yer alır. Bu alanın her birinde farklı nakış vardır (Fotoğraf 10 a). Şalın geri kalan alanlarında nakış yoğunluğu daha azdır. Şal, üçgen katlandığında iki yüzünün de kullanılabilmesi için iki çeşit nakış yapılmıştır. Yoğun nakışlı kısımların alanı 37 x 37 cm, kırmızı zeminli az nakışlı alanlar 37 x 40 cm’dir. Nakışlar “cicim” tekniği denilen nakış atkılarının belirli sayıdaki çözgülerin üstünden ve altından geçirilmesiyle yapılmıştır. Nakış tersten yerleştirilir (Fotoğraf 11b). Nakış atkıları ön yüzde göründüğü gibi bazı yerlerde 3 çözgü teli üstten, 1 çözgü teli altından, bazı yerlerde 2 üst, 2 alttan geçirilmiş, her nakış atkısından sonra da 1 adet zemin atkısı geçirilmiştir. Nakış iplikleri arka kısımda sadece dönüş yapılan yerlerde görünür.
Çamavşar köyünde yünden kırmızı zemin, nakışsız çocuk ihramları da dokunur. Bebeklerin arkada taşınmasında bu ihramlar üçgen şeklinde katlanır, bebeklerin kol altından geçirilerek arkaya alınır ve uçlar önde bağlanır. Çocuk ihramlarının saçaklarına boncuklar bağlanır. Çizgili, ekoseli ihramlar pamuk yün atkılarla yatak için dokunur.
1. Ihramlar
İhram, aslı Arapça bir kelimedir. Haramdan gelir mahremiyeti örten anlamındadır. İnsan vücudunu ve başka bir şeyi gizlemek için kullanılan bir çeşit örtüdür. Anadolu’nun birçok yerinde farklı alanda kullanılır. Giyside, ev içinde perde, yatak örtüsü, beşikörtüsü olarak dokunmaktadır. Her bölgenin ihramında malzeme ve nakışlar farklıdır.
İhramlar Çanakkale -Ayvacık geleneksel giyiminde de kare şeklinde olup, üçgen katlanarak arkadan bele bağlanır. İhramlarda uçlara dikilmiş ince bağ yoktur. Uçlar ya birbirine düğümlenir, ya da önde birbiri üzerinden çaprazlanarak, çaprazın içine sokulur. Malzeme yün olduğu için uçlar sokuldukları yerde tutunurlar. Yerinden çıkarlarsa yeniden sokulur. İhramlar 37-40 cm eninde dokunmuş üç kanat kumaş birleştirilerek yapılır. Ölçüleri ortalama 120 x 120 cm’dir. Arkalıklar sadece giyimde kullanılırken, ihramlar giyimde, bebeklerin sırta bağlanarak taşınmasında (Fotoğraf: 12a), gerektiği zaman bohça olarak, yağmurlu ve soğuk günlerde şal gibi omuza alınarak kullanılır. Çanakkale Ayvacık’ta İhramlar tek kat yün iplikten bez ayağı örgüsüyle tek renkten ve iki renkten ekose dokunurlar. Ayvacık’ta ekoseli ihramlara “tokatlı[40]” ihram denir (Fotoğraf: 15 a, b, 16). Ayvacık bölgesinin genelinde eskiden yün kullanılırken, günümüzde orlon iplikler kullanılmaktadır.
İhramlar da arkalıklar gibi bez tezgâhlarında dokunurlar. Ayvacık bölgesinde çeyizlerde çok sayıda ihram yer alır (Fotoğraf: 14). İhramların ensiz kenarlarındaki saçakların uçlarına renkli kozalar ve mavi boncuklar bağlanır. Bu sergide kenarları renkli kozalarla süslenmiş ihramlar duvarın üzerindeki gergilerin (önlük) üzerinde sergilenmektedir.
İhramlar çok önceden yerleşik yaşama geçmiş köylerde dokunur. Ayvacık bölgesinde Yörükler halı kilim ve benzeri dokumaları, eski yerleşikler de iç ve dış giyim için gerekli dokumaları ve battaniye gibi örtüleri dokurlardı. İhtiyaçlarını kendi aralarında takas ederek karşılarlardı. İhramlar da arkalıklar gibi evli kadının giyiminde önemli bir yere sahiptir. Fotoğraf 16’da gelinin atının üzerinde, gelin atı halısının üzerine ekoseli (tokatlı) ihram örtülmüştür. İhramlar Ayvacık geleneksel gelin giyiminde bele bağlanmaz. Gelin giyiminde arkalık olarak, uçları nakışlı kenarı oyalı beyaz büyükçe bir yağlık üçgen katlanarak bağlanır. Son yıllarda ihram dokuyanların sayısı çok azalmıştır. Genç kadınlar hiçbir şekilde ihram kullanmıyorlar. Halen bazı Yörük köylerinde kullanılsa da yerleşik köylerin birçoğunda kullanılmıyor. Sadece ihramları değil, dışarıya çıkarken giydikleri feraceler de giyilmiyor.
Sonuç
Bu araştırma eskiden geleneksel giyim kuşamda önemli bir yere sahip olan; “arkalık”, “arkalık kuşak”, “kuşak”, “şal”, “şal kuşak”, “kozalı kuşak”, “ yan peşkir”, ihram isimleriyle bilinen giyim parçalarının belgelenmesi amacıyla yapıldı. Araştırma Kuzeybatı Anadolu bölgesiyle sınırlandı. Araştırmada farklı yerlerde, farklı aşiretlere ve köylere ait arkalıkların zemin renklerinin, nakışlarının ve saçak süslemelerinin farklılık olduğu görüldü. Eski arkalıkların dokumasında tamamen yün kullanılırken, 40- 50 yıl önce yapılanların zeminlerinde yün iplik kullanıldığı halde, nakışlarda orlon kullanıldığı tespit edildi. Bazı bölgelerde arkalıklar nakışsız, bazıları çizgili, bazıları ekoseli, bazıları nakışlıdır. Nakışlama cicim tekniğinde yapılır. Cicimlerin zeminleri genellikle bez ayağı örgüyle, arkalıkların zeminleri de genellikle “dört ayak” da denilen 2/2 dimi örgüyle dokunur. Arkalıklar bez tezgâhlarında dokunur ama herkes arkalık dokuyamaz. Bir yerleşim yerinde birkaç usta dokuyucu vardır. Arkalıkları evli kadınlar bağlar. Beli sıcak tutmak için sarılır. Diğer taraftan arkalıkların kenarlarındaki süslenmiş uzun saçaklar kadına bir cazibe ve güzellik katar. Arkalıklar kadınlığı simgeleyen en önemli giyim parçasıdır.
Çanakkale Ayvacık bölgesinde arkalıklar gibi kare olan üçgen katlanan ve bele bağlanan giyim parçasına dokuma yapısından dolayı “ihram” denir. Bu bölgede ihramlar kullanıldığı yere göre; belde kullanılanlara “bel ihramı”, “çocuk ihramı”, yatak ihramı”, “yüklük ihramı” gibi isimler alırlar. Bazıları tek renk, bazıları ekoseli dokunurlar. İhramların dokuma örgüsü bez ayağıdır. Arkalıklar gibi bel ihramlarını da evli kadınlar bağlar. Bel ihramları yeri geldiğinde arkada bebek taşımada, soğukta, yağmurda omuza alınarak ve alışveriş yapıldığında bohça olarak kullanılır. Geleneksel giysilerimizin önemli parçalarından arkalıklar ve ihramlar günümüzde kullanılmadıkları ve dokunmadıkları için kaybolacaklardır. Bunların kayıt altına alınması önemlidir. Ayrıca günümüz modasına da uyarlanabilirler.
KAYNAKÇA
Altuntaş, Yener, Yüksel Şahin ve Mücella Kahveci, Bursa İli Halk Oyunları Kıyafetleri Teknik Çizimleri, Kültür Bakanlığı, Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yayınları: 177, Maddi Kültür Dizisi: 9, Ankara 1993.
Atlıhan, Şerife “Çanakkale- Ayvacık Yörük ve Türkmen Giyimlerinde Gergiler (Önlükler), Hars Akademi Uluslararası Hakemli, Kültür, Sanat ve Mimarlık Dergisi, Aydın Uğurlu ve Geleneksel Sanatlar özel Sayısı, Mart 2022.
_______,_____“Traditional Weaving in One Village of Settled Nomads in Northwest Anatolia”, Oriental Carpet and Textile Studies, Volume IV. Edited by Murray L. Eiland, Jr. Robert Pinner and Walter B. Denny, Berkeley, California 1993, pp.77-88.
Başaran, Fatma Nur, “Çanakkale İli Biga İlçesi Pomak El Dokumaları ve Pomak Genç Kız Kıyafeti” , Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Danışman: Cavidan Ergenekon, 1996.
Demirsipahi, Cemil, Türk Halk Oyunları, Türkiye İş Bankası Yayınları Folklor Dizisi: 2, Ankara 1975.
Eray, Fatma, “Bursa’da Geleneksel Kadın Giyimleri” Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi, Kültür ve Sanat, sayı 36, Aralık 1997.
Erkan, Sema, “Bursa Uludağ Türkmen Köylerinde Giyim Kuşam Geleneği (Kocakavacık) Halk Kültüründe Giyim-Kuşam ve Süsleme Uluslararası Sempozyum Bildirileri, s. 412-419., Editör: M. Tekin Koçkar, ESKİŞEHİR Osmangazi Üniversitesi Yayınları No: 146, Eskişehir 2008
Eroğlu, Mehmet Ali, “Türk Giyim Kültürü ve Dursunbey Yöresi Folklorik Giysileri”, Uluslar arası Ahmet Yesevi’den Günümüze İnsanlığa Yön Veren Türk Büyükleri Sempozyum Bildirileri, Romanya-Köstencei 03-07 Eylül 2008, Hazırlayan İrfan Ünver Nasrattınoğlu, Ankara 2009, s. 175.
Ezgü, Taner, Naci Özkan, A. Haydar Aksu, Fadel Yaşar ve Murat Zarif, “Antalya İli Geleneksel Giysileri”, Folklorik Halkbilim Dergisi, Cilt:6, sayı 52, 2003.
Görgünay, Neriman, Geleneksel Türk Giyim Tarihi (Milattan Önce Binyıllardan Günümüze Kadar), Sergi Kitabevi Yayınevi, İzmir. 2008.
Gündüz, Lütfiye Gül, “Anadolu’da Keçi Kılı / Tiftik Dokumalar ve Ekose Desen Önerilerinin Analizi”, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Tekstil Anasanat Dalı, 2016, Danışman: Günay Atalayer.
Karakaya, Perihan “Bursa İli Keles İlçesi Geleneksel Kadın Giyim Kuşam Özellikleri”, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatları Anabilim Dalı, Danışman: Prof. Dr. Fatma Öztürk, Mayıs 2018.
Koçu, Reşat Ekrem, Türk Giyim Kuşam ve Süsleme Sözlüğü, Güncel Yayıncılık: 18, 2. Baskı, Aralık 1996.
Oğuz, Burhan, Türkiye Halkının Kültür Kökenleri Dokuma ve Giyim Teknikleri 4, Anadolu Aydınlanma Vakfı Yayınları 1. Basım İstanbul 2004.
Özbağı, Tevhide, Bilge Karagöz, “Sivas İli Yöresel Kıyafetlerinden Örnekler” Bildiri, sayfa 229- 241, Halk Kültüründe Giyim-Kuşam ve Süsleme Uluslararası Sempozyum Bildirileri, Editör: M. Tekin Koçkar, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yayınları No: 146, Eskişehir 2008.
Ötken, Nihal, “ Balıkesir İli Geleneksel Giysilerinden Örnekler”, Folklor cilt: 6, sayı: 53- 54, 2003.
Özcan, Aylin, Sivas Kadın Giyimi 2016, hiperlink.
Özel, Mehmet (Hazırlayan,) Folklorik Türk Kıyafetleri, Araştırma Nail Tan, Çeviri: Ellen Yazar, Ankara 1992.
Özkan, Sema “Azdavay’da Kuşak Dokumacılığı), Kastamonu, “V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi, Maddi Kültür Seksiyon Bildirileri, T.C. Kültür Bakanlığı Ankara 1997, sayfa 326-330.
Salman, Fikri, Başlangıcından Anadolu Selçuklularının Sonuna Kadar Türklerde Kıyafet Biçimleri, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları, Erzurum 2013.
Soysaldı, Aysen, Gözde Uzgidim, “Karacakılavuz Nakışlı Şayak Dokumacılığı” T.C. Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkarlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi, Ankara 20121, Cilt 1, sayfa 609- 619.
Steiner, Elisabeth, Doris Pinkwart ve Eberhard Ammerman, Bergama Heybe ve Torba- Traditionelle Taschen der Yürüken Nordwest- Anatolien, Gefördert von der Pazyryk Gesellschaft e.V. Almanya 2014.
Sürür, Ayten, Ege Bölgesinde Kadın Kıyafetleri, Akbank Yayınları Türk Süsleme Sanatları Serisi:7, İstanbul 1983.
Türkoğlu, Sabahattin, Tarih Boyunca Anadolu’da Giyim Kuşam, İstanbul 2002.
Yaman, Selen, “Geçmişten Günümüze Trakya El Dokumaları Yaygılar, Tasarımda Sorunlar ve Çözümler”, 132-147, Arış 8, 2012.
Uğurlu, Aydın, “ Balıkesir, Gönen, Kocapınar Köyü Kebe, Aba, Şayak Dokumaları, ” İlgi, İlkbahar, yıl 24, sayı 61, 1990.
Kaynak Kişiler
1. Cennet Deneri 1958 doğumlu, Manisa-Yuntdağ-Örselli köyü, görüşme 22.04.2022
2. Nazife Şen (1967), Balıkesir, Balya, Çamavşar Köyü, görüşme 4-6 Eylül 2013.